15 Kasım 2019 Cuma

On 06:35:00 by Gülten İşcimen in    No comments

Avrupa’nın tarihi şehirleri deyince hemen herkesin aklına hemen Roma, Paris, Londra, Prag ve Viyana gibi şehirler geliyor. Ancak, zengin tarihi, harika mimarisi, görkemli kiliseleri, hareketli pazarları, lezzetli mutfağı ve henüz çok sayıda turiste boğulmamış büyüleyici Arnavut kaldırımlı sokakları olan bir şehri ziyaret etmek istiyorsanız, mutlaka Ukrayna'nın renkli başkenti Kiev'i düşünmelisiniz. Bir gezgin olarak daha az turist bulunması benim için daha kolay erişilebilir yerler anlamına geliyor. Ülke henüz bizim paramıza göre ucuz da olduğundan hem gezerken hem de lezzetli yemeklerini ve içeceklerini tadarken daha rahat hareket etmemizi sağlıyor. Zaten Türklerin yurt dışında en çok rağbet gösterdikleri şehirlerin başında da Kiev gelmektedir. Türkiye ile Ukrayna arasında yapılan vizesiz ve pasaportsuz seyahat antlaşması nedeniyle buraya gelen Türklerin sayısında da son yıllarda gözle görülür bir artış olmuştur.


Kiev olarak daha yaygın bilinen Kyiv, Ukrayna'nın başkenti ve en büyük politik, ekonomik, teknolojik, eğitim ve kültür merkezi. Ülkenin kuzey merkezinde yer alan Kiev Doğu Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olarak gösteriliyor. Çünkü adının geçtiği ilk belgelere göre 5. yüzyılda burası bir Slav ticaret merkeziymiş. Şehir tarihi boyunca Hazarlar, Vikingler, Moğollar, Litvanya Büyük Dükalığı, Polonya, Rusya İmparatorluğu ve SSCB'nin egemenliği altına girmiş. Dinyeper (Ukraynaca Dnipro) Nehri kenarına kurulu olan bu Şehir Ukrayna'yı ilk kez ziyaret edecek gezginler için iyi bir başlangıç noktası olabilir. 

Şehri tanıyalım
Ukrayna’nın başkenti olmasının yanısıra en büyük şehri de olan Kiev’de yaklaşık 3 milyon kişi yaşıyor. Nüfusun yaklaşık % 85'inin Ukrayna etnik kökenine ait olduğu ve % 12'sinin Rus olduğu iddia ediliyor. Bununla birlikte, bu sayımların güvenilmez olduğu da kabul edilmektedir. Şehirde Ermeniler, Azeriler, Belaruslular, Yahudiler, Gürcüler, Polonyalılar, Rumenler ve Tatarlar dahil olmak üzere birçok azınlık vardır. 2001'den bu yana, yalnızca Kiev’in toplam nüfusu artmakla kalmamış, aynı zamanda Ukrayna etnik kökeninden olduğunu iddia edenlerin yüzdesi de artmış. Bu durum Turuncu Devrim sırasında Kiev'de merkezlenmiş olan güçlü milliyetçi hareketin bir sonucu olsa gerek. Milliyetçilikteki bu giderek dozu artan söylem ve işaretleri hemen her yerde ve alanda görmek mümkün oluyor. Mesela birçok insan Rusça bilse de artık her yerde Ukraynaca konuşuluyor. Her iki dil arasındaki ayırımı anlamıyorum ama Lutsk’da tanıştığım biri Rusça konuştuğunda her zaman Ukraynaca yanıt aldığını anlatmıştı. Şehirdeki tüm tabelalar da sadece Ukraynaca hazırlanmış ve 2011'den bu yana ziyaretçiler için şehir merkezine Latin harfli tabelalar yerleştirilmiş.


Aslında bizim bildiğimiz ve yanlış kullandığımızı öğrendiğim “Kiev” adı kentin Rus imlasına göre adıymış. Şehrin her yerinde göreceğiniz gibi Ukraynaca kabul edilen resmi adı ise “Kyiv” (Київ) ve asla “Kiev” adını kullanmıyorlar.


Nüfusun büyük kısmı eğitimli gözüküyor. Yaklaşık % 93'ü orta öğretime sahipmiş ve yaklaşık % 46'sı yükseköğrenim görmüş. Genel olarak Kiev'deki insanlar misafirperver ve yardımcı olmaya istekliler. Ancak, maalesef Ukraynaca ya da Rusça bilmiyorsanız, restoran ve dükkanlarda hizmet alırken, sokaklarda yol sorarken zorlanacaksınız. Halkın büyük kısmı İngilizce bilmiyor ama zamanla eminim bu durum değişecektir. Çünkü batılı ülkelerden buraya çok talep var ve Şehir popüler bir turistik destinasyon olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 

Kiev, son yıllarda ve özellikle de SSCB’den ayrıldıktan sonra Slav kökeninden ödün vermeden Batı’nın etkisini benimsemeyi başarabilen ve bunu eşsiz tarihiyle de birleştirebilen bir şehir olmuş. Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kiev’de yaşam bazı tarihçilere göre M.Ö. 482 yılına kadar uzanıyor. Zaten Kiev caddelerinde ve sokaklarında yürürken birçok çağın içiçe geçtiğine tanık oluyorsunuz. Ortodoks katedrallerinin ve kiliselerinin yanı sıra Sovyet mimarisiyle yapılmış binaları ve imparatorluk saraylarını son yıllarda oldukça fazla politik kargaşayla sarsılmış olan şehirde bir arada görmek mümkün. 

Kiev’de gezmekten ve görmekten yorulacağınız çok sayıda turistik lokasyon bulunmaktadır. Ortodoks dünyasında “Altın kubbeler” denildiğinde hemen herkesin aklına ilk Kiev şehri geliyormuş. Bunda haklı olsalar gerek, çünkü Şehirde bol miktarda kilise, katedral ve manastır bulunuyor. Kiev, UNESCO Dünya Mirası Listesinde aynı kategoriye giren iki önemli esere sahip. Pechersk Lavra ve Ayasofya Katedrali (the Saint Sophia Cathedral) adlarındaki bu yapıların her ikisi de kentin Ortodoks Hristiyanlık ikonlarıdır. Pechersk Lavra, 1051 yılına kadar uzanan bir mağara manastırıdır. Ayasofya Katedralinin tarihi ise 11. yüzyıla kadar uzanır ve Kiev'deki en ünlü turistik yerlerden biridir. Bunların dışında Aziz Michael ve Aziz Andrew diğer en popüler kiliseler arasındadır.


Kentin en önemli, bilindik meydanı Bağımsızlık Meydanı olup bu Meydan Kiev’in merkezi olarak kabul edilir. Podilskyi veya Podil, Dinyeper Nehrinin yakınında bulunan Kiev'in en eski ve en sıcak semtlerinden biridir.Burası canlı sokak sanatına, ilginç kafelere ve Kiev'deki en havalı barlara ev sahipliği yapmaktadır. Kiev şehir merkezi bazıları için biraz gösterişli olabilir, ancak Podil’in hemen her köşesinden samimi bir havanın bölgeye yayıldığını göreceksiniz. Önemli turistik noktalara yakındır ve ayrıca Sagaydachnogo Caddesinde iyi bir sokak pazarı bulunmaktadır. 

Pechersky bölgesi, Dinyeper Nehrinin sağ yakasındaki tepelere verilen isimdir. İsmi, Ukraynaca "pechera", yani mağara kelimesinden türetilmiş. Bölgenin tarihi eski zamanlara kadar uzanır ve bölgenin ismi yaklaşık 20 farklı yaş ve stilde tapınak ve kilisenin yanı sıra yakın ve uzak mağaralar da dahil olmak üzere eşsiz bir Manastır kompleksini oluşturan dünyaca ünlü Pechersk Lavra Manastırıyla yakından bağlantılıdır. 19. yüzyılda Pechersk, Kiev'in en prestijli bölgelerinden biri olmuş.



Shevchenko bölgesi sessiz, lüks caddelerin ve yeşil açık alanların olduğu bir mahalledir. Ukrayna Ulusal Operasına ve Taras Shevchenko Üniversitesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda InterContinental Kiev, Hilton Kiev, Radisson Blu, Hyatt Regency ve Premier Palace gibi büyük, uluslararası otellerin çoğunun bulunduğu bölgedir.

Dünyanın en yeşil başkentlerinden biri olarak gösterilen ve geniş parklarıyla ünlü Kiev'de hemen her turistin seveceği ve yerli halkın da rağbet ettiği çok güzel manzaralar bulunmaktadır. Ancak şüphesiz en iyilerinden biri Mariinsky Park'ın içinden görülen manzaradır. Yemyeşil Parkın kenarına geldiğinizde, Kiev'de pek çok olay ve tarihi şekillendiren güzel ve güçlü Dinyeper Nehrini tam önünüzde salınırken göreceksiniz.


Ukrayna’da gece hayatı, eğlence, yeme ve içme denilince akla gelen ilk yer de pek tabi ki Kiev olacaktır. Sayısız gece kulübü, popüler barlar, tavernalar, restoranlar, kafeler ve diskolar eğlenmek, dans etmek, yiyip içmek isteyenlerin hizmetine sunulmuş. Çok çeşitli pub ve kulüplerle birlikte Kiev geceleri çok canlı oluyormuş. Tipik Ukrayna barları veya şık kozmopolit salonlar arasında seçim yapmakta zorlanabilirsiniz. Kulüplerin sahneleri genellikle gece yarısı başlıyormuş ve sabaha kadar devam ediyormuş. Forsage, en popüler kulüplerden birisiymiş ve üç katlı tesiste farklı müzik tarzları ortaya konuluyormuş. Merkezdeki Arena City, yerel biralardan lezzetli kokteyllere kadar her şeyi sunan en iyi bar ve kulüplerden bazılarının bulunduğu popüler bir eğlence merkeziymiş.


Şehrin tarihi merkezi olan Podil’de ünlü bir kulüp bulamayacak olsanız da, takılabileceğiniz çok güzel barlar varmış. Craft ve marka değeri artan bira yapımı şehirde artış göstermiş. Yani bu durum her an sizi şaşırtacak bir yerle karşılaşma ihtimalinizin yüksek olduğu anlamına gelmektedir.

Kiev’de kafeler de oldukça popüler ve bol miktarda. Özellikle ana caddesi olan Khreshchatyk boyunca dönüştürülmüş eski araçlarla veya küçük büfelerde hizmet veren kafelerden gelen büyüleyici kokularla mest olmamak mümkün değil. Turistik yerlere gitmeyip sadece Kiev sokaklarında dolaşmak bile gerçek bir zevk ve bir sonraki köşede ne olduğundan emin olamıyorsunuz.


Ukrayna genel olarak oldukça ucuz bir ülke ve hatta bizim paramız bile orada değerli! Batı'da bir servete mal olacak yiyecekleri mükemmel restoranlarda yiyebilir ve barlarında takılabilirsiniz. Kiev aslında göründüğünden çok daha kozmopolit ve çeşitli. Özellikle yemek konusunda hassas iseniz Cuma günleri öğleden akşam 6'ya kadar kapalı olan Starozhytomyrskyi Lane’deki İslam Kültür Merkezi'ne gidebilirsiniz. Burada sizi mutlu edecek bir gıda pazarı bulacaksınız. Ziyaretçiler, Özbek pilavından Kuzey Afrika'daki et satıcılarına, Türkiye'den ve Orta Doğu'dan tatlılara kadar her şeyi bulacaklar. Buradaki çoğu kişi İngilizce konuşuyormuş ve bir tabak lezzetli pilav yedikten sonra bir de çay ikram ediyorlarmış. Bu yiyecek pazarı kesinlikle Kiev'in en gizli mücevherlerinden biriymiş gibi gözüküyor.

Ukraynalılar genellikle hafta sonları parti düzenlemeyi ve partilere gitmeyi çok seviyorlarmış. Ukraynalı kadınlar bu partilere iki dirhem bir çekirdek gidiyorlarmış ve gelenlerin de en iyi kıyafetlerini giymesi bekleniyormuş. Benden söylemesi! Alışveriş imkanları da oldukça geniş ve hemen her yerde, özellikle de ana caddelerin altındaki yeraltı çarşılarında güzel atmosferi olan çarşı ve pazarlar var.


Şehir Avrupa’da birçok sosyal etkinliğe katılmış ve derecelere girmiş. 2004 yılı Eurovision Şarkı Yarışmasında ünlü şarkıcı Ruslana birincilik almıştı ve hatta Ülke olarak biz de yüksek puan vermiştik diye hatırlıyorum. Şehir, 2009 yılı Eurovision Çocuk Şarkı Yarışmasına da ev sahipliği yapmış.

Sovyetler Birliği döneminde altyapıya önem verilmesi sayesinde şehirdeki ulaşım oldukça iyi ve rahat. Şehirde 3 hattan oluşan büyük bir metro ağı var. Zaten Kiev, 1960 yılında inşa edilen Dünyanın en derin metro istasyonuna sahip. Arsenalna istasyonuna uğradığınızdan emin olun, böylece dünyanın en derin metro istasyonuna (105,5 metre) adım attığınızı herkese anlatabilirsiniz. Ben de derinliğini anlamak için saat tuttum ve yürüyen merdivenlerle neredeyse 5 dakikaya yakın bir süre iniş veya çıkış yaptım. Ayrıca Şehirde tramvay, troleybüs, otobüs gibi vasıtaları kullanarak da ulaşım sağlanabilmektedir.






Dünyanın en kötü ve unutulmaz nükleer felaketlerinden birini yaşayan Çernobil şehrine Kiev’den günübirlik bir gezi yapmak da mümkün. Tam günlük turda, olayla ilgili büyüleyici bir belgesel gösterilerek, bölgeye iki saatlik bir otobüs yolculuğu yapılıyormuş. Ziyaretçiler reaktörlerin bulunduğu alana oldukça yaklaşıp bazı yerleri bizzat görebiliyormuş.


Para birimi Grivna olan şehirde, kurlardaki büyük farklar nedeniyle sizi merkeze götürecek kadar az bir tutarı havaalanında bozdurmanızı öneririm. Kiev merkezine geldikten sonra zaten birçok döviz bürosunu göreceksiniz. +380 kodlu telefon sistemine sahip olan şehirde Internet ve telefon görüşmeleriniz için Kyivstar, Vodafone, Lifecell gibi GSM operatörlerinden size uygun olanını seçebilirsiniz. Şehirde güvenlik oldukça iyi gözüküyor. Hemen her yerde ve özellikle turistik yerlerde güvenlik görevlilerini görüyorsunuz. Dolayısıyla siz taşkınlık yapmadığınız sürece başınıza bir şey geleceğini düşünmüyorum.



Kiev her Mayıs doğum gününü kutluyormuş ve bu kutlama adeta şehri ele geçiriyormuş. Kiev Günleri adı verilen bu Festival Mayıs ayının son hafta sonu boyunca gerçekleştirilmekteymiş ve şehir genelinde yaygın partiler, etkinlikler ve kutlamalar düzenlenmekteymiş. Maslyana, tarihi her yıl değişen ve kentte coşkuyla kutlanan başka bir festivalmiş. Genellikle kış sonunda veya ilkbaharın başlangıcında gerçekleştiriliyormuş. Maslyana'da şehrin çeşitli yerlerinde birçok değişik malzemeyle hazırlanmış pancake’ler yeniliyormuş ve bütün şehirde açık hava etkinlikleri düzenleniyormuş. Uluslararası Kadınlar Günü (8 Mart), Ortodoks Noeli (Ocak) ve Yeni Yıl da Kiev'de kutlanan diğer günlerdendir.



Gördüğünüz gibi Kiev, turistik bir şehirden beklediğiniz hemen her şeye sahip bir şehir. Tarihi eserleri, doğal güzellikleri, mükemmel alışveriş olanakları ve eğlenebileceğiniz bir sürü aktivite var. Buna ek olarak ve belki de en önemlisi düşük bir bütçeyle birçok Avrupa şehrine göre çok lüks birkaç gün geçirebileceğiniz bir şehir. Ayrıca, Kiev, Doğu Avrupa'da bölgeye çok büyük etkisi olan en eski ve en önemli şehirlerden birisi. Yüzyıllar boyunca Avrupa tarihinde önemli bir rol oynamış ve şehrin hemen her yerinde bu dönemlerin kalıntılarını görebilirsiniz. Kiev'i ziyaret ettiğinizde tarihin izini sürmek büyüleyici olacaktır!

Tarihi

Ukraynalılar, Doğu Avrupa'daki medeniyeti sağlamada üstlendiği önemli rol nedeniyle başkentleriyle gurur duyuyorlar. Kiev, 5. yüzyıldan kalma Doğu Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olarak kabul edilmesine rağmen, bu bölgedeki yerleşimin hatta çok daha önce de mevcut olduğuna ilişkin iddialar var. Daha Ukrayna ve Rusya'nın varlığından çok daha önce, bu bölgede Kyiv varmış. Dinyeper Nehrinin kıyısına kurulmuş bu şehrin Hazarlar tarafından mı yoksa Kievan Rus'ları tarafından mı kurulduğu hakkında sağlam bir bilgi olmamasına rağmen isminin “Kıyı Ev”den geldiği düşünülmektedir. Sambat ise şehrin bir diğer ismidir.

Kiev şehri bir anlatışa göre 430–460 yılları arasında kurulmuş.9. yüzyılın sonlarında, Kiev gelişmekte olan bir Doğu Slav devletinin fiili başkenti olmuş. “İlk Vakayiname” isimli tarihsel belgede Kiev şehrinin yerel bir yöneticisi olmadığı ve 9. yüzyıldan itibaren Hazar Türklerine haraç verdikleri yazmaktaymış. Eski Türkçede yüksek yer anlamına gelen Sambat Kalesi Hazarlar tarafından burayı korumak için inşa edilmiş. Kiev, uzun süre Hazarlar tarafından yönetilmiş. 10. ve 13. yüzyıllar arasında, şehir Kievan Rus (Rus-Ukrayna) olarak bilinen ilk Ukrayna devletinin başkenti olarak altın çağına ulaşmış. Bu devlet, Ukrayna, Belarus ve Rusya için dini ve kültürel temelleri oluşturmuş.


13. yüzyılın ortalarında, Kiev, Altınordu Devleti yani Rus Moğolları tarafından istila edilmiş ve 1500 yılına kadar onların egemenliğinde kalmış. O yüzyıldan sonra, Kiev, Litvanya Büyük Dükalığı'nın bir parçası olmuş. 1569'da şehir, Polonya-Litvanya Milletler Topluluğu içinde kalmış ve 1654'te, Kazak Bohdan Khmelnytskyi tarafından o Topluluktan kurtarılarak Rusya'ya teslim edilmiş. Bu eylem, Ukraynalı milliyetçileri için hala acı verici bir olay olmaya devam ediyormuş.

1775 yılında, Kiev Rus İmparatorluğuna bağlanmış. Şehir, 1918 ve 1920 yılları arasında kısa ama belirsiz bir bağımsızlık dönemi dışında Rusya yönetimi altında kalmış. Bu iki yüzyıl boyunca, Kiev, artan bir Ruslaşma ve Rus göçü yaşamış. II. Dünya Savaşı yıllarında da şehir büyük acılar ve sıkıntılar çekmiş Kiev'in nüfusu bu yıllarda 930.000'den, 180.000'e kadar düşmüş. Neyse ki 15 yıl içinde toparlanıp bir milyonun üzerine çıkmış.

1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsız Ukrayna'nın başkenti olmuş ve artık büyük bir Avrupa başkenti olarak kendi yerini bulmaya çalışıyor. Ancak daha yakın bir tarihte Kiev sokaklarının protestolarla çınladığı, birçok insanın olaylar sırasında öldürüldüğü ve yaralandığı, en sonunda cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in istifa ettiği rahatsız edici görüntüleri belki hatırlayabilirsiniz. Bu trajik olayların kalıntılarını Kiev sokaklarında, özellikle hayatlarını kaybedenlerin resimlerinin sergilendiği Maidan Nezalezhnosti bölgesi çevresinde görebilirsiniz.


Bugün Ukrayna’nın tarihi henüz tamamlanmadı ve gözlerimizin önünde akmaya devam ediyor. Bir yandan devrimler yapılırken öbür taraftan doğudaki soğuk savaş sürüyor. Ukrayna'nın başkenti, bu kez kültürel olarak bir şahlanış yaşıyor. Kentsel sanat, mimari tasarım, eski kafeler ve 24 saat süren partilerin oluşturduğu yaratıcı bir dalga bütün kenti sarmış. Görünüşe göre Kiev yenilikçi ve kendine has bir kimliği olan bir kent haline evriliyor.

İklimi

Kiev, Doğu Avrupa'nın geri kalanı gibi nemli bir karasal iklime sahiptir. Prag ve Paris ile aynı enlemde olmasına rağmen, Sibirya'nın etkisiyle Kiev daha soğuk kışlara sahiptir. Bundan dolayı soğuk havayı sevmiyorsanız kışın gitmenizi önermiyorum. Sıcaklıklar kış aylarında genellikle tüm gün donma noktasının altında veya etrafında kalıyormuş ve gece boyunca da -5°C'nin altına düşüyormuş. Kaydedilen en düşük soğuk hava -33°C olmuş. Kar örtüsü genellikle Kasım ayının sonundan Mart ayının sonuna kadar kalkmıyormuş. Ayrıca bu aylarda ve özellikle Ocak ayında % 83 ortalama ile gerçekleşen yüksek nem nedeniyle havanın çok daha soğuk hissedileceğini unutmayın.

Kış ayları çok soğuk geçmekle beraber yaz ve bahar ayları gayet sıcak ve güzeldir. Gerçi ilkbahar ve sonbahar çok kısadır ve sıcaklıklarda büyük farklılıklar gözlenir. Kar artık yerde birikmese de, kar yağışı Nisan ve Ekim aylarında, nadiren Mayıs ayında da görülebilir. Yazları, ortalama yüksek sıcaklık 25°C, ortalama düşük sıcaklık ise 16°C olduğundan çok sıcak değil ılık bir havası olduğu söylenebilir. Bazen ısı 30°C'nin üstüne çıkabilir. Kaydedilen en yüksek sıcaklığın 39,5°C olduğu belirtiliyor. Isının yükseldiği bu aylar yılın en yağışlı kısmıdır ve bu yüzden yanınızda mutlaka yağmurluk ve şemsiye taşımanızı öneririm.

Velhasıl Kiev'i ziyaret etmek için en iyi zamanın ilkbaharın sonları, sonbaharın başları ve yaz ayları olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Bu aylarda hava koşulları genel olarak gezginlerin parkları, Nehir kenarındaki yürüyüş yollarını, kafe teraslarını, sokakları ve caddeleri sonuna kadar tecrübe etmelerine olanak sağlayacaktır. Ekim ayında, özellikle ayın sonuna doğru hava soğumaya başlıyormuş. Ancak her olumsuz durumun bir de olumlu tarafı olabiliyor. Ekim ayında Kiev’i ziyaret ediyorsanız daha az turist göreceksiniz ve rahat rahat gezeceksiniz. Son birkaç yıldır havanın normalden daha ılıman olduğu belirtiliyor ama tabiat ananın ne planladığını asla bilemezsiniz. Bu nedenle mevsime uygun şekilde giyinmek ve her zaman bir ceket ve fular bulundurmak iyi olabilir. Ancak yanınıza hiçbir şey almadıysanız bile panik yapmanıza gerek yok. Kiev'in en iyi yanı uygun fiyatlarla alışveriş yapmak için bir sürü fırsat sunması, üşüyüp ıslanacağınıza gidip cüzdanınızı rahatlatın!

Vize Koşulları

Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna arasında imzalanan Vize Muafiyeti Sözleşmesi kapsamında Türk vatandaşları, geçerli pasaport veya yeni nesil çipli T.C. Kimlik Kartlarıyla vizesiz olarak Ukrayna’ya seyahat edebilmektedirler. Bu çerçevede seyahat eden kişilerin Ukrayna’da kalış sürelerinin, son 180 gün içerisinde toplam 90 günü geçmemesi gerekmektedir.

Ukrayna mevzuatı uyarınca, Ukrayna’ya girişlerde pasaport kontrolü esnasında geçerli pasaport veya çipli T.C. Kimlik Kartına ilaveten bazı bilgi ve belgeler de istenebilmektedir. Bunlar gidiş-dönüş uçak bileti, ziyaret amacı, seyahat için yeterli miktarda döviz bulundurulması ve bunun belgelenmesi (Kalış süresine 5 gün daha eklenir ve her gün için kişi başı günlük 50 ABD Doları bulundurulmalıdır. Örnek: Kişi Ukrayna’da 3 gün kalacak ise (3+5) x 50 Dolar = 400 Dolar tutarındaki paranın ibraz edilmesi gerekmektedir. Kredi kartı ibrazı kabul edilmemektedir.), Ukrayna’ya geliş amacını belgeleyen evrak (iş, konferans, fuar gibi amaçları olan ziyaretlerde davetiye; otelde kalınması halinde, otel ücretinin önceden ödendiğine dair otel rezervasyonu; arkadaş veya akrabanın yanında kalınması durumunda Ukrayna Devlet Göç İdaresince onaylanan davetiyenin aslı; turistik amaçlı ziyaretler için ücreti önceden ödenmiş otel rezervasyonu veya onaylı davetiye) olarak sıralanmaktadır.

Bununla birlikte giriş evraklarının eksiksiz olması ülkeye giriş garantisi sağlamamaktadır. Ukrayna makamlarınca giriş kapılarında yapılan kontroller esnasında girişe izin verilmemesi ihtimali de mevcuttur. Girişine izin verilmeyen kişiler, Ukrayna’ya gelirken kullandıkları havayolu şirketinin ilk müsait uçağıyla seyahat ettikleri ülkeye geri gönderilmektedir.

Ülkemizin Kiev’de bulunan elçilik ve bağlı birimlerinin iletişim adresleri (Telefon: +380 44 281 07 50, +380 44 281 07 51 Faks:+380 44 281 07 94, e-posta: embassy.kiev@mfa.gov.tr Büyükelçilik Posta adresi: Panasa Myrnoho Str. No:22, 01901, Kiev-Ukraine) olup çalışma saatleri Pazartesi–Cuma (09:00-13:00) (14:00-18:00) arasıdır. Konsolosluk işlem başvuruları ise Pazartesi-Cuma, 09.30-12.30 saatleri arasında yapılmaktadır. Konsolosluk ve vize harçları yalnızca Euro para birimi üzerinden tahsil edilmektedir.

Uçakla Kiev'e Ulaşım

Boryspil Uluslararası Havaalanı: Kiev'in ana havaalanı, şehir merkezinin 29 km doğusunda bulunan Boryspil Uluslararası Havaalanı'dır (KBP). Uluslararası uçuşların çoğu diğer Doğu Avrupa şehirlerine ve Türkiye'ye yapılmaktadır ama New York'a da doğrudan bir uçuş vardır. Türkiye’den Kiev şehrine THY, Pegasus ve Ukrayna Havayolları ile hemen her gün bir kaç saatte bir kalkan uçaklarla gelebilirsiniz.

Bu havaalanından şehir merkezine gitmek için Matruşka minibüslerini kullanabileceğiniz gibi Sky Bus ismi verilen bizim Havaş benzeri havaalanı otobüslerine binerek yaklaşık 1 saatte şehir merkezine gidebilirsiniz. Terminalden dışarı çıktığınız zaman Sky Bus adlı otobüsü görürsünüz. Bu otobüsler 10-15 dakikada bir geliyor ve 24 saat çalışıyor.

Sky Bus otobüsüyle Kiev’in ve Dinyeper Nehrinin doğusunda bulunan Kharkivska (yeşil hat) metro istasyonuna kadar 60 Grivna ödeyerek ya da Kiev’in ve Dinyeper Nehrinin batısında yer alan “Kyiv-Pasazhyrskyi” isimli Kiev Güney tren garına kadar 100 Grivna ödeyerek gidebilirsiniz. Güney tren garına kadar gitmek daha mantıklıdır çünkü orası şehir merkezine daha yakındır. Gardan şehir merkezine birçok minibüs gitmektedir. Ya da Vokzalna metrosuna (kırmızı hat M1 metrosu) binerek Kiev’in merkezi olan Khreshchatyk metro istasyonuna kadar gitmeniz yeterlidir. Bağımsızlık Meydanı'na ulaşmak istiyorsanız, Khreshchatyk istasyonuna 250 metre yürüme mesafesindedir.
Bu havaalanından matruşka yani minibüs kullanarak da şehir merkezine gidebilirsiniz. Sky Bus otobüs tarifesini aynen uygulayan bu minibüslerin olumsuz tarafı kesin hareket saatlerinin olmamasıdır. Minibüs dolana kadar bekleyip ondan sonra hareket etmektedirler. Biz tren garından havaalanına kadar gitmek için kullanmak istedik ve neredeyse yarım saat aracın içinde beklemek zorunda kaldık. Allahtan biraz erken yola çıkmıştık da uçağımızı kaçırmamış olduk.

Boryspil'den merkez tren istasyonuna doğrudan bir banliyö treni de bulunmaktadır, ancak programı biraz karışık gözüküyor.

Şehir merkezi bu havaalanından taksiyle yaklaşık 300 Grivna tutuyormuş. Tabi bu tutar tamamen sizin pazarlık gücünüze bağlı. Ancak yeri gelmişken hem havaalanı-şehir merkezi hem de şehir içi ulaşımınızda kolaylık sağlaması bakımından Uber, Uklon veya Yandex uygulamasını telefonunuza indirmenizi öneririm. Havaalanlarında ücretsiz wi-fi bulunduğundan özellikle Zhuliany Havaalanından çıkmadan taksi istemeniz menfaatinize olacaktır.

Zhuliany Havaalanı: Şehirdeki ikinci havaalanı olan Zhuliany Havaalanı (IEV), şehir merkezinin sadece 5 mil güneybatısındadır. Burası Wizz Air, Pegasus gibi bütçe dostu havayolları tarafından kullanılmaktadır. Ancak gördüğüm kadarıyla bir süredir Pegasus artık Boryspil Havaalanını kullanıyor. Zhulhany Havaalanı Kiev merkezine çok yakın olduğu için seçenekler daha fazladır. Ulaşım hem daha kolay ve hem de ucuz olur. Ancak bu durum gündüz saatlerinde bu havaalanını kullanırsanız böyledir. Dolayısıyla Pegasus gibi gecenin bir yarısı Zhuliany’ye uçak indirirseniz mecburen taksi kullanmanız gerekecektir. Ulaşım şartlarına sırayla bakalım isterseniz.

1- Havaalanından merkeze yürüyerek gitmek yaklaşık 2-3 saat sürmekteymiş.
2-Uluslararası A terminalinin önünden 9 numaralı servis otobüsüne 8-10 Grivna arası ücret ödeyerek güney Kiev tren garına ulaşabilirsiniz (Zhuliany Havaalanı-Metro istasyonu Lva Tolstogo Meydanı).
3- Merkeze gitmek için Kiev toplu taşıma araçlarını da kullanabilirsiniz. Shuliavska metro istasyonuna gitmek için 22 no’lu troleybüs (Havaalanı - Metro istasyonları Shuliavska, Dorohozhychi, Syrets) ya da 565 (213) ve 482 no’lu otobüsler kullanılabilir. Dorogozhychi metro istasyonuna gitmek için 22 no'lu troleybüs ve 565 (213) no'lu otobüs kullanılabilir. Lukyanivska metro istasyonuna gitmek için 496 ve 499 no’lu otobüsler kullanılabilir ve bunlar merkez tren istasyonunda da durur. Podil bölgesine (Kontraktova Ploshcha metro istasyonu) gitmek için merkez tren istasyonunda da duran 302 no’lu otobüse ve Vasylkivska metro istasyonu için 75 no’lu otobüse binebilirsiniz.
4- Minibüs "Marshrutka" rotaları ile sadece Kiev şehir merkezine değil Kiev içindeki birçok noktaya da transfer yapabilirsiniz. Kiev Merkez Tren İstasyonuna gitmek için 169 no’lu Vişhneve-Starovokzalna St minibüs güzergahını ve 368 no’lu Boyarka-Starovokzalna St güzergahını kullanabilirsiniz. Şehir merkezindeki diğer yerlere gitmek istiyorsanız 302 no’lu Vishneve–Kontraktova Sqaure güzergahını, 482 no’lu Glushkova Ave.–Subway Station of Dorogozhichi güzergahını, 496 no’lu Lukyanivska ve Teremki Metro İstasyonları güzergahını, 499 no’lu Lukyanivska, Vasylkivska, Teremki Metro İstasyonları güzergahını, 565 no’lu Shuliavska, Dorohozhychi, Petrivka Metro İstasyonları güzergahını kullanabilirsiniz. Minibüslerin çalışma saatleri 06:30-22:30 olup metro da sabah 6’dan gece 12’ye kadar çalışmaktadır. Biletinizi hem Uluslararası Terminal A'da hem de Terminal D'de mevcut olan bilet kiosklarından veya sürücüden alabilirsiniz.
5- Toplu taşıma araçlarını kullanamadığınız gece saatlerinde mecbur olduğunuz bir diğer seçenek ise taksi kullanmaktır. Her yerde olduğu gibi havaalanından çıktığınız zaman etrafınızı hemen taksiciler saracaktır. Şehir merkezine gitmek için sizden yüksek tutarlar talep edeceklerdir. Eğer pazarlık yeteneğiniz varsa sıkı pazarlık yapın ve asla bu yüksek ücreti vermeyin. Ya da havaalanından çıkın ve biraz ileride, hava alanına giremeyen taksileri bulun. Onlar her zaman sizi daha ucuza şehir merkezine götüreceklerdir.
6- Bir diğer seçenek ise yukarıda da belirttiğim gibi telefonunuza Uber gibi uygulamaları indirin ve taksi çağırın. Bu uygulamalar ile şehir merkezine yaklaşık 150 Grivna ödeyerek gidebilirsiniz.
Trenle Kiev'e Ulaşım

Merkez tren istasyonu, Kiev’in tam kalbinde yer alıyor. Ana tren terminalinin adı Kyiv Passazhyrskyi (Київ-Пасажирський) yani Kiev Passenger Railway Station olarak biliniyor. Tren İstasyonu Bağımsızlık Meydanına 4.2 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Tren Garına M1 metro hattının Vokzalna durağına giderek ulaşabilirsiniz.

Ukrayna şehirlerinin çoğuna ve Prag, Varşova, Bükreş, Budapeşte ve Belgrad gibi uluslararası güzergahlara tren ulaşımı bulunmaktadır. Kiev merkez tren garından hızlı trenle ya da yataklı trenle istediğiniz şehre, kasabaya, köye ulaşabilirsiniz. Ukrayna resmi tren sitesinden (https://booking.uz.gov.ua/en/) konumunuz, varış yeri, tarih yazdığınızda site tren seçeneklerini sunuyor. Ödemeyi online kredi kartıyla yapabileceğiniz gibi tren garına gidip gişelerden nakit veya kredi kartıyla biletleri satın alabilirsiniz. Ancak en geç 1-2 ay öncesinden bilet almanızda fayda var. Çünkü şehirlerarası yolculuklarda tren fazlasıyla tercih edilmektedir. Tren yolculuklarında diğer yolcularla tanışabilir, onları gözlemleyebilir ve yerel yaşama dair fikir edinebilirsiniz.

Otobüsle Kiev'e Ulaşım

Ukrayna’da otobüsle ulaşım sistemi gayet geniştir. Birçok otobüs firması ve birden çok otobüs terminali vardır. Avrupa'nın her yerinden gelen uluslararası otobüsler, Moskovska Meydanı'ndaki Kiev Merkez Otobüs Terminali'ne gelmektedir. Kiev merkez otobüs terminali Demiivska metro istasyonu yakınında bulunmaktadır. Bütün otobüs firmalarını görüp seçenekleri değerlendirmek için (https://busfor.ua/) sitesini kullanabilirsiniz. Biletinizi online olarak alabileceğiniz gibi kurye hizmeti talep ederek kapıda nakit ödeme yoluyla da alabilirsiniz.

Kiev Şehir içi Ulaşım

Kiev’de otobüsler ve troleybüsler belediyeye ait toplu taşıma araçlarıdır. Matruşka denilen minibüsler ise özel şahıslara aittir. Şehir içi ulaşım sırasında özel otobüslere ve dolmuşlara bindiğinizde ücret şoföre verilmektedir. Belediye otobüsü, tramvay, troleybüse bindiğinizde ise biletleri şoförden veya çoğu zaman kondüktörden satın alıyorsunuz. Kiosklardan aldığınız biletleri ise araç içindeki kutularda damgalatıyorsunuz. Bunu yapmazsanız ve kontrole denk gelirseniz çok yüksek para cezası ödemek zorunda kalırsınız.

Kiev’de toplu ulaşım ücretleri 7-10 Grivna arasındadır. Şehir otobüsleri sabah saat 6’dan gece saat 11’e kadar çalışır. Kiev metro bileti ise 8 Grivnadır ve tek kullanımlıktır. Ancak bugünlerde kartlı sisteme geçilmeye çalışılıyormuş. Kiev metro kartını 7 Grivnaya alarak gişeden ya da otomatik makinelerden para yüklüyorsunuz. 10 biniş ve üzeri yükleme yaptığınızda ücret indirimli olmaya başlıyormuş. En son 50 biniş için para yüklediğinizde tek biniş ücreti 8 Grivna yerine 6.5 Grivnaya düşüyormuş. Bir Karta maksimum 100 adet biniş yüklenebilmekteymiş. Kiev’e turist olarak gelip kart almış kişiler gezi sonunda kartı herhangi bir gişeye verip 7 Grivnayı geri alabiliyormuş. Biraz Londra metrosundaki kart uygulamasını çağrıştırdı. Uzun süre Kiev’de kalacak olanlar için tasarruflu ve iyi bir seçenek olabilir.

Taksi: Normal olarak taksilere binmeden önce mutlaka pazarlık yapmanızı öneririm. Dürüst bir taksiciye denk gelirseniz her 10 km’de bir yaklaşık 100 Grivna ödemeniz uygundur. Resmi olmayan taksiler çok yaygındır ve bunlar daha ucuzdur.

Kiev Füniküler: Ukrayna'da sadece Odessa ve Kiev şehirlerinde füniküler bulunmaktadır. Tarihi Yukarı Şehir bölgesini aşağıdaki ticari Podil bölgesine bağlayan ve 1905 yılında yapılan Kiev Füniküleri sadece 238 metre uzunluğundadır. Kısa bir mesafe olmakla birlikte eğlenceli bir araç çeşididir. Biri Podil'deki Poshtova Meydanı'nda ve diğeri üstte Mykhailivska Meydanı'nda bulunan iki istasyonu vardır. Ücreti 8 Grivna olan yolculuğun tamamı sadece üç dakika kadar sürmektedir. Fünikülere binerseniz alt istasyondan başlayın ve son vagonu tercih edin. Böylece yukarı çıkarken Kiev manzarasını da izleme imkanınız olacak. Yukarı çıktığınızda kendinizi St Michael Altın Kubbeli Manastırı ve Dışişleri Bakanlığı binasının yanında bulacaksınız.

Araba Kiralama: Günde yaklaşık 10 Dolara araç kiralamak mümkündür. Kiev içindeki yollar, şehir dışındaki yollardan daha iyi durumdadır ve trafik olağandışı derecede ağır değildir. Ancak siz yine de soluk yol işaretlerine ve loş trafik ışıklarına dikkat edin.

Hop-on, hop-off: Tüm turistik şehirlerde olduğu gibi Hop on-Hop off otobüsleri sizi şehrin tüm ana noktalarına kolayca götürecektir. 6 Dilde 10 durağı olan olan bu otobüslerin ücreti yaklaşık 17 Dolar civarındadır.

Konaklama

Kiev, 2 Dolarlık pansiyon yataklarından 5 yıldızlı otellere kadar sayısız konaklama seçeneği sunmaktadır. Tamamen sizin bütçenize, kalite beklentinize ve konaklamak istediğiniz yere göre değişir. AirBnb ve booking.com üzerinden Ibis, Fairmont, Radisson Blue gibi lüks otellerde, büyük zincir otellerde, hostellerde bir oda veya daire kiralayabileceğiniz gibi harika butik otel ve apartmanlar da bulabilirsiniz.

Bir zaman makinesine girmiş gibi hissedeceğiniz eski bir Sovyet dönemi oteli olan ve Bağımsızlık Meydanı'nın (Maidan Nezalezhnosti) hemen yakınında bulunan Hotel Ukraine güzel bir tercih olabilir. 21 kata sahip olan Otelin iç mekanları Sovyet dönemi şık mermer ve sütunlar, tül perdeler, saksı bitkileri ve kristal avizeler ile dekore edilmiş. Rezervasyon yaptırırken onuncu katın üzerinde Maidan manzaralı bir oda isteyin ve böylece tam şehir merkezinde çatıların üzerinden şehri seyretme imkanı bulacaksınız.

Podolski Hotel, merkezi bir konumda iyi, temiz, güvenli ve ekonomik bir konaklama sunar.

Staro Hotel, iyi bir orta sınıf otelidir. Şehir merkezinin biraz dışındadır ama modern ve sakin bir mahallededir.
Lüks bir konaklama için spor salonu, sauna, havuz ve mükemmel merkezi bir konuma sahip olan Premier Palace'ı deneyin.

Şehir merkezine 15 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Hotel Salute, iç mekanında 80'leri çağrıştıran kırmızı halılar ve parlak sahte ahşap paneller bulunan, Sovyet Brutalist mimar Avraam Miletsky tarafından yapılan beyaz silindirik bir yapıdır.

Hostel Veselka-Key2Gates, kesinlikle bütçe dostu olan, temiz, sessiz ve iyi konumdaki bir pansiyondur. Hostel hemen Zoloty Vorota metro istasyonunun bitişiğinde bulunuyor.

Benim de kaldığım Ballet Hostel, Maidan Nezalezhnosti bölgesinin hemen yakınında bulunan ve yine bütçe dostu olan, temiz, sessiz ve iyi konumdaki bir pansiyondur. Buradaki personel özellikle övgüyü hakediyor.

Tiyatro Butik Apart-Otel, Teatralna metro istasyonunun yakınında, sakin, konforlu, wi-fi ve konumu iyi olan bir oteldir.

Live Here Hotel, Aziz Michael Kilisesi ve Maidan Nezalezhnosti arasında tam ortada bulunmakta olup, özellikle konfor, personel ve temizlik için önerilmektedir.

Eğer lüks bir yer arıyorsanız, Opera Hotel'den başka bir yere bakmayın. Kiev şehir merkezinde bulunan otel, hem Bağımsızlık Meydanına hem de Opera Binası'na yakındır.

11 Mirrors Design Hotel hemen Opera'nın arkasında bulunmakta olup güzel bir iç mekana sahiptir ve her yönüyle de yüksek notlar almaktadır. Burası boks efsanesi Wladimir Klitschko ve emlakçı Ruslan Oleksenko'nun sahibi olduğu bir Otelmiş.

Bir diğer seçenek, hem otel odalarına hem de dairelere ev sahipliği yapan St. Michael Altın Kubbeli Manastırı'na ve Bulgakov Müzesi'ne yakın konumdaki Senator Maidan’dır.

St. Sophia Katedrali'nin hemen yanında bulunan 5 yıldızlı otel Hyatt Regency, konfor ve temizliğiyle yüksek puanlar almış.

Yeme İçme

Kiev’de yeme içme seçenekleri oldukça fazladır. Hem yerel mutfak anlamında hem de uluslararası mutfakların da çoklukla bulunduğu bu şehirde seçim yapmak oldukça zor görünüyor.

Yabancı bir ülkeye gittiğinizde oranın mutfağını denemek isteyebilirsiniz. Eski Sovyet ülkelerinin neredeyse tamamında meşhur olan borsch çorbası Ukrayna’da da oldukça yaygın tüketilmektedir. Ukraynalılar kendi borsch çorbalarıyla gurur duyuyorlar ve birçok restoranda ana yemek öncesi borsch çorbası ikram ediliyor. İçinde karalahana bulunan ve tat olarak bizim damak tadımıza çok uygun olan borsch çorbası oldukça doyurucudur ve bağımlılık yapar. Smetana (ekşi krema) ve yanında sarımsaklı ekmekle servis edilir ve Kiev’de mutlaka denenmesi gereken bir yemektir.

Vareniki Ukrayna’nın mantı yemeğine verilen isimdir. Bizim mantılardan daha büyük olan hamurların içine patates, et gibi bizimkine benzer malzemeler koyulduğu gibi kiraz gibi tatlı bir malzemeyle de doldurulabiliyormuş. İç malzemedeki bu değişiklik bayram ve dini tatil gibi durumlara bağlı oluyormuş. Özellikle bayramlarda ve özel günlerde sofranın baş aktörü olan Vareniki oldukça doyurucu ve Kiev'de mutlaka denenmesi gerekli bir diğer yemektir. Ben çok sevdim ve güzel yapan bir restorana denk gelirseniz sizin de çok memnun kalacağınızı düşünüyorum.

Kiev Tavuğu da halkın oldukça fazla tükettiği yemeklerin başında gelmektedir. Tavukgöğsü, galeta unu ve yumurtaya bulanarak kızartılıp sunulmaktadır. Bunu biz de yapıyoruz ama bu kadar lezzetli olmuyor. Muhtemelen organik malzemeler kullanıldığı için bu fark ortaya çıkıyor. Biz bu yemeği merkezde bulunan Chicken Kyiv isimli restoranda denedik ve çok memnun kaldık.



Golubtsy, pirinç ve etle doldurulmuş lahana yani bizim de bildiğimiz lahana sarması olup ünlü bir Ukrayna yemeğidir.

Chebureki yani çiğ börek aslında bir Tatar yemeğidir. Bizim de iç malzemesine göre çok sevdiğimiz çiğ böreği özellikle kahvaltılarda yemek için şehrin her noktasında bulabilirsiniz.

Gürcü yemeği olsa da burada bulunan Gürcü restoranlarından birinde ekşi krema ya da domates sosuyla servis edilen yumruk büyüklüğündeki Khinkali'yi denemeden dönmeyin.

Syrniki, ekşi krema, reçel, bal ya da elma sosuyla servis edilen kızarmış pankektir. Kahvaltıda ya da tatlı olarak tercih edilebilir. Büyük olasılıkla bunları Kiev'de her yerde göreceksiniz ve bunu kesinlikle tatmaya değer. Konakladığım yerlerde kahvaltıda tatma imkanı buldum ve çok beğendim.
Perohy, Varenikiye benzer hamur topları üzerine vişne ve üzüm suyu konularak yapılan bir çeşit tatlıdır.

Zhale, meyve jöleleriyle servis edilen bir çeşit tatlıdır.

Kutia, bayramlarda ve özel günlerde haşhaş, fındık ve balla yapılan bir çeşit tatlıdır.

Kuru meyvelerden yapılan babka, sarmısaklı ve baharatlı pampuhski veya karabuğdaydan yapılan ekmek gibi çok çeşitli ekmekler denenebilir.

Baharat ve meyve karışımıyla yapılan Vodka olan Horilka veya Gorilka burada deneyebileceğiniz özel bir içecektir.

Slav ırkının çokça tükettiği Medovutka bal ve alkol kullanılan bir vodka türüdür. Her yerde bunu görmeniz mümkündür.

Alkol tüketmem diyorsanız Ukrayna’nın geleneksel içeceklerinden olan kefir var. Bizim de geleneksel olarak tükettiğimiz kefiri burada her yerde bulabilirsiniz.

Ben yerel mutfağı denemek istemiyorum diyenler için şehrin her yerinde dönerciler gibi Türk mutfağına dair yerleri bulmak mümkündür. Ya da hem ucuz hem de hızlı yemek istiyorsanız Freshline ve McDonald’s gibi şehrin her yerinde bulunan fast food restoranları var. Şahsen ben McDonald’s restoranlarını çok seviyorum ve yemek yemesem de tuvalet ve wi-fi için buraları çok sık kullanıyorum.

Şimdi hem denediğim hem de denemediğim ama memnuniyeti yüksek birkaç restoran, kafe ve bar önerisinde bulunmak isterim.

Geleneksel Ukrayna "borsch" tadı istiyorsanız Pechersk bölgesinde Lipskaya Caddesi'nde bulunan pahalı ama oldukça ünlü bir restoran olan "Lipsky Osobnyak" tavsiye edilmektedir. Restoran ayrıca yemekleri 18-19. yüzyıl tariflerine göre pişirmesi ile de ünlüymüş.

Bekhterevskiy Provulok'ta konutlar arasında bir bahçede bulunan ve yaratıcı vejetaryen yemekler sunan Shankara isimli restoranın yemekleri muhteşemmiş. Altın Kapıya 30 dakikalık yürüme mesafesinde olan, şehriye çorbası, bruschetta ve yenilebilir çiçeklerle süslenmiş küçük peynirli köfteler yapan kafe görünüşte yenilikçi olmasına rağmen, sakin, köpeklerini gezdiren, yerel sakinlerin küçük balkonlarında satranç oynadığı, çay içtiği ve sohbet ettiği bir yerde bulunmaktaymış. Hafta sonları, bazen yiyecekler hemen tükendiğinden oraya biraz erken gitmeye çalışın.

Altın Kapıya yakın Yaroslava isimli restoran Yaroslaviv Val’a birkaç dakika yürüme mesafesindedir. Eski zamanlara ait Ukrayna dekoruna sahip olan bu restoran, 60 yılı aşkın bir süredir yerel halka lezzetli ev yapımı turtalar ve hamur işleri sunan yerel bir efsanedir. Balık turtalarını (rasstegai), lahanalı etli turtalarını ve vejeteryanlar için ıspanaklı turtalarını mutlaka deneyin. Ancak tatlıları da unutmayın. Haşhaşlı turta, tarçınlı rulo ve turtaları, kiraz, erik ve yaban mersini gibi meyvelerle dolu turtaları ev yapımı kakao içerek deneyebilirsiniz.

Merkeze çok yakın olan Very Well Cafe çok memnun kaldığımız bir yer oldu. Ancak her zaman dolu olan tesis için önceden rezervasyon yapmayı ihmal etmeyin.


Shevchenko bölgesi, Vladimirskaya Caddesi, 11 adresindeki bir Gürcü Restoran olan Chachabar restoranı gerçekten çok memnun kaldığımız bir yer oldu ve Kiev'e tekrar gittiğimde burayı bularak bir daha yemeklerini deneme fırsatı buldum.

Globus Yeraltı Çarşısında bulunan bir restoranı size şiddetle önermek istiyorum. Bulunması biraz zor ama sorarsanız yardımcı olacaklardır. Kısa adı "OB" olan restoran "Ostannya Barykada" İngilizce "Last Barricade" anlamına geliyormuş. Hem restoranın ambiyansı hem de yemekler müthiş.


Akşamları içki ve yemek için, Kiev'in yeni ama çılgınca popüler olan “bir euro bar” ı Biliy Naliv'e göz atın. Elma şarabından istiridyeye kadar her şeyi yaklaşık 1 Euroya alabiliyorsunuz. Barın ismi aynı zamanda barın odak noktası olan bir tür elmadan geliyormuş. Elma şarabı, ılık elma tarçınlı punch gibi içeceklerin yanında sosisli sandviç, eritilmiş raclette peyniri, limon sıkılmış istiridye ile tavuklu ve elmalı böreklerini deneyebilirsiniz. Akşamları, özellikle iş çıkış saatlerinde uzun bir kuyruk oluyormuş, bu yüzden biraz erken gitmeye çalışın.

Biraz sofistike ama aynı zamanda yerel bir Ukrayna mutfağı sunan Kostol'na Caddesi'ndeki şık restoran Pache'yi mutlaka ziyaret edin. Tatlı için vanilyalı Napolyon pastasını ahududu sosu ile deneyin.






Yerli halk tarafından tercih edilen Drunk Cherry (Pyanaya Vishnya) aslında Lviv menşeli bir işletme olup Kiev'de üç bölgede ev yapımı vişneli içecekler sunuyor. Vişne likörlerinin dışında alkollü vişneli çikolatalarını ve vişneli kekini deneyerek eve götürmek için de satın alabilirsiniz.

Нrushevs'kogo, Mykhaila Hrushevskoho Caddesi, 1/2 adresindeki True Taste Coffee House'da kahve içip tatlı yedik ve oldukça memnun kaldık.

Closer, zor zamanlardan başarıyla çıkarak ayakta kalmış ünlü bir mekandır. 2013 yılında Podil sanayi bölgesinde bir ormanın hemen kenarında “orman kenarı” olarak çevrilebilecek “Forest Berth” adlı bir dizi temalı yaz tekno partisi düzenlenmeye başlandı. Havanın soğumasıyla birlikte parti eski bir kiremit fabrikasına taşındı ve ardından adını değiştirdi. Mevcut haliyle Closer sadece bir yeraltı tekno kulübü değil aynı zamanda çağdaş bir kültür merkezidir. Closer’da ayrıca konferanslar, atölye çalışmaları, film gösterimi ve çağdaş sanat sergileri de sunulmaktadır.

Alışveriş

Alışveriş yapmak, Kiev'e bir gezi planlarken aklınıza gelebilecek ilk şey olmayabilir. Ancak gezi planınızı yaparken listeye alışverişi eklemek için birçok iyi neden var. İlk olarak, Kiev sokakları sanki bir podyum gibi ve hemen hemen tüm kadınlar baştan aşağı kusursuz giyiniyor. Bunun nedeni düşünebildiğiniz tüm markaların koleksiyonları şehirde neredeyse yarı fiyatına satılmaktadır. Ayrıca burada şaşırtıcı tasarım butiklerini de bulabilirsiniz. Alışveriş fırsatları sadece moda ile bitmiyor. Elektronik ve kozmetik ürünleri de burada çoğu batı ülkesinde bulacağınızdan çok daha ucuza gelebilir.

Kiev'deki alışveriş merkezleriyle ilgili bir başka güzel şey de, buralara değişik eklemeler yapmaları. Mesela Ocean Plaza, 1000'den fazla deniz canlısını barındıran bölgedeki en büyük akvaryuma da ev sahipliği yapıyor. Burada sadece vitrinlere bakmak istemeseniz bile yapılacak ve görülecek çok şey var.

Eve götürmek için bir hatıra arıyorsanız balmumuna dayanıklı bir yöntem kullanılarak yapılmış ve geleneksel Ukrayna halk tasarımlarıyla süslenmiş bir Paskalya yumurtası olan bir pysanka alabilirsiniz.


Bir arkadaşınız için hediye arıyorsanız Lviv Handmade Chocolate harika bir hediye olacaktır. Lviv Çikolatasını şehrin her yerinde bulabilirsiniz ama bırakın hediyeyi düşünmeyi önce Lviv Handmade Chocalade Shop'da bir mola verip tadını önce siz çıkarın!



Ziyaretiniz Cumartesi gününe denk geliyorsa Kiev’in ünlü bit pazarlarından birine gidebilirsiniz. Lisova metro istasyonunun yanındaki bit pazarı kıyafetler ve aksesuarlar için iyi bir tercih olabilir. Petrivka tren istasyonunun yanındaki pazar ise biblolar, Sovyet hatıraları, oyuncaklar, kitaplar ve hediyelik eşyalar için daha iyidir. Çoğu satıcı, onların veya tezgahlarının fotoğraflarının çekilmesinden hoşlanmıyormuş. Cüzdanınıza ve telefonunuza dikkat ederek Sovyet modası ve tasarım turunun keyfini çıkarın.

Kiev alışveriş mekanları açısından zengin bir içeriğe sahiptir. İsteyen AVM’lerdeki mağazalarda alışveriş yaparken, isteyen de ara sokaklardaki küçük dükkanları, pazarları ve açıkta kurulan tezgahları tercih edebilir. Özellikle Andriyivsky Yokuşunda yerel sanatçıların tablolarını, ahşap oyma işlerini, bibloları, takıları, işlemeli kıyafetleri ve bilumum hediyelik eşyayı bulacağınız yol boyu tezgahlar kurulmaktadır. Vaktiniz varsa burayı gezmek neredeyse yarım gününüzü alabilir. Güzel olan şey yorulduğunuzda hemen girip dinlenebileceğiniz ve bir kahve veya yemek molası vereceğiniz bir dolu restoran ve kafe olmasıdır.


Hanımlar, Ukrayna'ya yaptığınız geziden benzersiz bir şey getirmek istiyorsanız, bir Vyshyvanka bulmanızı şiddetle tavsiye ederim. Geleneksel işlemeli Ukrayna giysileri çağdaş renkler ve tasarım öğeleriyle daha güzel hale getirilmiş.


Gezelim Görelim

Gezeceğimiz yerleri birbirine yakınlıklarına göre sıralayarak anlatmak istiyorum ki sizin için bir gezi rehberi de olsun.

Nezalezhnosti Meydanı - Maidan Nezalezhnosti: Şehrin merkezi ve kalbi olarak tanımlanan Maidan Nezalezhnosti (Bağımsızlık Meydanı), Kiev’in ana şehir meydanlarından biri ve yerel halkın buluşma yeridir. Kutlama ya da devrim olsun, Ukraynalılar ne zaman bir araya gelmek istiyorsa buraya geliyormuş ve Şehirdeki neredeyse tüm etkinlikler bu meydanda yapılıyormuş. Bu Meydan geçmişte Yüksek Koru olarak adlandırılan bir alan üzerine inşa edilmiş. 'Maidan' kelimesi bize oldukça yakın, çünkü bu ismi Türkçe “Meydan” kelimesinden almışlar.


Bu bölge, 1800’lü yıllarda yerleşim yeri olarak kullanılıyormuş ve daha çok yeni tarihlerde II. Dünya savaşı sonrasında Lenin tarafından meydan haline getirilmiş. Ünlü Meydan, Ukrayna’nın yakın tarihine ışık tutan pek çok gösteri, eylem, devrim ve mitinglere sahne olmuş. 1990’lardaki bağımsızlık öncesi protestolara ve 2004 yılındaki ünlü Turuncu Devrimine de şahitlik etmiş. Fakat bunların hepsini, 2013-2014'te, hükümet güçleri tarafından meydanın kuşatılarak birçok insanın öldürüldüğü Euromaidan Devrimi gölgede bırakmış.


Meydanın odak noktasında, Ukrayna Barok ve İmparatorluk stillerinin bir karışımıyla inşa edilen ve çiçekli bir dal kaldıran Slav tanrısı Berehynia'yı gösteren 61 metre yüksekliğindeki Bağımsızlık Sütunu bulunmaktadır. Sütun, 2001’de Ukrayna’nın bağımsızlığının 10. yıldönümünü anmak için inşa edilmiş.


Bağımsızlık Meydanı'ndaki Lach Gates, 2001 yılında Orta Çağ şehir kapılarından birinin anısına yapılmış bir anıttır. En tepede, kentin sembolü ve koruyucu azizi olan Başmelek Mikail'in bir heykeli var. Lach kapıları Orta Çağ Kiev'in bilinen üç kapısından biriymiş, diğerleri ise Altın Kapı ve Yahudi (Lviv) Kapılarıdır.


Mamai Anıtı (Statue Of Cossack Mamay), Ukrayna’lı folklorik bir kahraman için yapılmış. Kobza adındaki müzik enstrümanı Ukrayna ruhunu, atı özgürlük ve sadakati, silahlar ise insanların gücünü sembolize ediyormuş.


Meydanda, şehrin kurucuları sayılan 4 efsanevi karaktere adanmış Kiev Kurucuları Anıtı (Monument of Founders of Kyiv) adı verilen bir anıt yer alıyor.



Kiev’in sembollerinin, anıt ve heykellerinin, tarihi yapıların yer aldığı Bağımsızlık Meydanı‘nda bunların dışında, Flower Clock, Globus Contemporary Art Gallery, Underground Globus Shopping Centre, önceden Moskva denilen Hotel Ukrayina, Ukrayna Çaykovski Ulusal Müzik Akademisi, Merkez Postane Binası ve Ukrayna Ticaret Birlikleri Federasyonu Binası görülebilir.







Kente gelen yerli ve yabancı tüm ziyaretçiler ilk olarak bu meydana gelip gezmektedirler. Maidan, hafta sonları konserler ve popüler gece fıskiyesi şovu ile birlikte eğlenceden ibaret bir yer haline geliyor. Merkezdeki bütün sokaklardan Nezalezhnosti Meydanına doğru insanlar akıyor ve onlarla birlikte Kiev yaşamının bir kesiti de ortaya çıkıyor. Gıda ve hediyelik eşya satan satıcılar, performans sergileyen amatörler, kanatlı melek heykellerinin dikkatli bakışları altında salınan gençler, paten sürenler, yılan dolayanlar, aşıklar, serseriler yani ne ararsanız burada görebiliyorsunuz.




Bu etkinliklerden bazıları gerçekten çok güzel bir müzik dinletisi olabiliyor.



Euromaidan olaylarından sonra uzunca bir süre bu meydanda böyle eğlenceli etkinlikler yapılmamış. Ancak bugün eğlencenin dibine vururken Euromaidan'da katledilenlerin bu meydandaki görüntülerinin hala Ukraynalıların vicdanını sızlatmaya devam ettiğine inanmak istiyorum!


Khreshchatyk Caddesi: Kiev’in ana caddesi olan Khreshchatyk aslında günümüzde bir yeraltı borusuna bağlanan bir nehrin adını taşıyormuş. Bu büyük cadde Bessarabska Meydanı ve Avrupa Meydanı arasındaki bulunur ve Bağımsızlık Meydanı da bu caddeye bitişiktir.



Kiev’in ana iş merkezlerinin, şehir yönetiminin birçok binasının, ünlü markaların mağazalarının, butiklerin, kafelerin, restoranların, barların, Stalinden kalma Sovyet tarzı binaların ve diğer tarihi yapıların bulunduğu bu cadde şehrin en önemli cazibe merkezlerinden birisi sayılıyor.



II. Dünya Savaşı sırasında geri çekilen Sovyet ordusu buradaki binaları kazarak içlerine buraya ayak basan Alman askerleri için ölümcül bubi tuzakları yerleştirmiş. Bu nedenle çoğu bina patlamış ya da yanmış. Bu binalar daha sonra o zamanki Stalinist tarzında yeniden inşa edilmiş.




Aslında, birçok insan Khreschatyk Caddesinin Avrupa'nın en kısa ana caddesi olduğunu bilmiyor. Cadde sadece 1,3 kilometre uzunluğundadır ama kısa olmasına karşın oldukça geniş bir caddedir. Khreshchatyk'de dolaşmak ve burada toplaşmak, Kiev'lilerin bir numaralı eğlencesidir. Cadde, hafta sonları ve resmi tatillerde araç trafiğine kapatılıyor, cadde üzerinde çeşitli etkinlikler, performanslar ve yarışmalar gerçekleştiriliyor. Cadde kenarında sıralanan kafe ve büfelerden birinde ara sıra durarak hem güzel kahvelerinden içip hem de burada halkı gözlemleyebilirsiniz. Bu caddeye gitmek için Maidan Nezalezhnosti veya Khreshchatyk metro durağında inmelisiniz. Cadde üzerinde turistler için yerleştirilmiş yön tabelalarını göreceksiniz.






Benim için artık bir klasik olan gelin-damat fotoğrafını da bu Cadde üzerinde çekmiş oldum.


İsterseniz Khreshchatyk boyunca sırayla güney, batı, kuzey ve doğu yönlerinde yer alan ilgi çekici yerleri görelim.



Bessarabska Meydanında; tarihi 19. yüzyıla kadar giden Bessarabsky Kapalı Çarşısı, bir kısmı 19. yüzyıla tarihlenen dükkan ve ofislerin oluşturduğu kompleks ile çağdaş sanatın sergilendiği Pinchuk Art Centre'in bulunduğu Bessarabsky Mahallesi, yeraltı alışveriş merkezi olan Metrohrad, Merkez Mağazası (TsUM), küçük ve dar bir ticaret ve konut caddesi olan Kiev Passage, Belediye Meclisi Binası (Kyivrada) bulunmaktadır.



Avrupa Meydanında (Yevropeyska Meydanı); Otel Dnipro, UNIAN haber ajansı binası, Ukrayna Evi (Ukrayinskyi Dim) konferans ve sergi salonu, 19. yüzyıldan kalma Kiev Filarmoni binası, Pereyaslav Antlaşması'nın imzalanmasıyla Rusya ve Ukrayna'nın birleşmesine adanmış Halkların Dostluğu Anıtı bulunmaktadır.

Kiev’deki ilk gününüzde hava izin veriyorsa, şehirde bir gezinti yapmak için Şehrin ana caddesi olan Khreshchatyk'la gezmeye başlayabilirsiniz. Şehrin en meşhur meyve ve sebze pazarını görmek istiyorsanız doğruca Khreshchatyk Caddesinin sonundaki Bessarabsky Pazarına gidebilirsiniz.


Bessarabsky Pazarı: Besarabka olarak da adlandırılan Bessarabsky Pazarı, 1910-1912'de Polonyalı mimar Henryk Julian Gay'ın tasarımına göre inşa edilmiş. 896 metrekarelik alana sahip pazarda et ve et ürünleri, ekmek, falafel, çeşitli meyve ve sebze satan tezgahlar, dereotu, sirke, domates, sarımsak ve hatta minik kabaklardan yapılmış turşular gibi ürünler satılmaktadır.







Pazara kadar gelmişken buraya yakın bir konumda bulunan Pinchuk Art Centre’e de uğrayabilirsiniz.

Pinchuk Art Centre: Fransız mimar Philippe Chiambaretta tarafından tasarlanan yüksek teknolojili bu birinci sınıf galerideki sergilerin, hepsi çağdaş milyarder Viktor Pinchuk tarafından finanse edilmiş olup Avrupa çağdaş sanat ve tasarım dünyasının seçkin isimlerini içeriyor. Antony Gormley, Damian Hirst ve Ai Weiwei gibi dünya devlerinin eserleri burada sergilenmiş. Müze, Doğu Avrupa’nın en büyük özel müzelerinden biri olarak gösteriliyor. 3.000 metrekarelik binada, dev kafalardan 3 boyutlu optik illüzyonlara kadar her şeyi içeren değişik sergileri keşfedebilirsiniz. İngilizce konuşan rehberler, sergilerle ilgili sorularınızı yanıtlamak için her odada hazır bulunmaktadır. Yerel ve uluslararası sanatçıların sürekli değişen bir programı olduğu için Merkezin web sitesine önceden göz atmayı unutmayın. Bu arada en üst kattaki kafeden mükemmel Kiev manzarasını izlemeyi de kaçırmayın. Merkez Salı-Pazar 12:00-21:00 saatlerinde açıktır.
Bu tarafa geldiğinizde tabelalarda Sinegog yön işaretini de göreceksiniz.

Brodsky Synagogue: 1898 yılında inşa edilen Kiev kentindeki en büyük ikinci sinagogdur. Klasik bazilikayı andıran Sinegog Romanesk Canlanma tarzında inşa edilmiştir.Alt kanatları da Mağribi Revival sinagoglarının karakteristik tasarımını yansıtmaktadır. Sovyetler Birliği ve Savaş yıllarında bu bina farklı amaçlar için kullanılmış ve 2000 yılında tekrar sinegog olarak hizmet vermeye başlamış.



Kapıdan girince hemen bir güvenlik masası bulunuyor. Gezmek istediğimi söyleyince uzun bir kapri pantalon giymeme rağmen belime bağlamam için bir örtü verdiler.



Çok fazla sinegog gezme imkanım olmadığından merakla ibadet salonunu incelemeye ve fotoğraflarını çekmeye başladım. Başında takkesi elinde dua kitabı olan bir adam bana yaklaşarak bir şeyler söyledi. Muhtemelen fotoğraf çekemeyeceğimi söylemiş olmalı ama benim turist olduğumu ve anlamadığımı görünce vazgeçip yerine döndü.



Bu bölgede bir de büyük bir stadyum bulunuyor. Sanırım Dinamo Kiev takımının stadı olsa gerek.



"Middle Way" Heykeli: Tarasa Shevchenka Bulvarının bittiği yerde, bir zamanlar Kiev'in son Lenin heykeli duruyormuş. 2013'ün sonlarında Euromaidan protestocuları tarafından mükemmel bir şekilde aşağı indirilmiş ve küçük parçalara ayrılmış. Bu hazin sona kadar kırmızı granit Lenin Heykeli, harikulade bir manzaraya karşı bakmaktaymış. 2014 yılında bu heykelin yerine “Orta Yol” olarak adlandırılan ve “dostluk ve işbirliğini” sembolize eden dev mavi bir el heykeli yapılmış.



Çok güzel binaların sıralandığı bu caddede yürümeye başladım. Biraz ileride çok güzel bir sinema binası vardı.



Böyle yürüyerek Shevchenka Meydanına kadar geldim. Meğerse burası ortada bir top heykeli olan bir meydanmış.



Burada dış dekorasyonu nedeniyle çok ilginç bulduğum bir restoranın fotoğrafını göstermek isterim.



Geri dönüp Khreshchatyk Caddesinin diğer ucuna yürüdüğünüzde Avrupa Meydanına ulaşacaksınız ve önce Ukrayna Evini göreceksiniz.

Ukrainian House: 1982 yılında Lenin Müzesi olarak açılan bu büyük beş katlı beyaz bina 1993 yılında "Ukrainian House" adını alarak Sergi ve Konferans Merkezi olarak kullanılmaya başlanmış.



Biraz ileride ise güzel yapısıyla Filarmoni Binası bulunmaktadır.

Kiev Philharmonic of Ukraine (Merchants Assembly): 1882 yılında Rus tüccarlar için inşa edilen 2 katlı, tuğla ve klasik tarzda bir kulüp evidir. 1934'de inşa edilen asimetrik ve klasik tarzda bir diğer yapı ile Park tarafına da bağlanmıştır. Orijinal iç dizaynı hemen hemen hiç değiştirilmeden günümüzde Filarmoni Binası olarak kullanılmaktadır.





Parkın içinden yokuş yukarı yürüdüğünüzde tam tepede konumlanmış büyük bir kemer anıt göreceksiniz.

Halkların Dostluğu Anıtı-Friendship of Nations Monument: Sovyet döneminde inşa edilen bir anıt olan Halkların Dostluğu Kemeri, SSCB'nin 60. yıldönümünü ve Kiev'in bir şehir olarak 1500. yıldönümünü kutlamak için 1982’de yapıldığında Ukrayna ve Rusya'nın Yeniden Birleşmesi Anıtı olarak adlandırılmış. Dinyeper Nehri'ne bakan büyük bir alanda bulunan dev metal parabol kemer, antikomünist yasaları kabul edilmekle birlikte bir şekilde bunun dışında kalmış ve yıkılmaktan kurtulmuş. Dinyeper ve Kiev'in sol (doğu) kıyısının muhteşem bir manzarasına sahip yükseltilmiş bir platform üzerinde bulunan Kemerin altında iki kişiden oluşan dev bir heykel seti var. Sol taraftaki adam, Ukraynalıların sosyalist-gerçekçi bir temsilidir, sağ taraftaki ise açıkça daha güçlü, iri yarı bir Rusu göstermektedir. Her ikisi de dayanışma için kollarını kaldırmıştır. 2017 yılında gittiğimde bu kemer bu şekildeydi.



Ancak Kasım 2018'de eylemciler Ruslarla olan anlaşmazlıklarına vurgu yapmak için kemerin ortasına çatlak gibi görünen bir çıkartma eklemişler.



Yüksek konumu nedeniyle Nehrin muhteşem bir manzarasını izleyebileceğiniz bir seyir terası bulunmaktadır.



Seyir terasının yanından bir köprü yapılarak Parkın diğer tarafına geçiş kolaylaştırılmış.



Köprüde yan taraflar güvenlik açısından kapatılmış ve bazı kısımlarına parayla çalışan dürbünlerin de olduğu küçük seyir terasları yapılmış. Bu fotoğraf da bu köprüden çekilmiştir.



Köprünün diğer tarafında büyük bir heykel bulunuyor. Bu Park Heavenly Hundred Park olarak adlandırılmış çünkü 2013-2014 yıllarında burada trajik olaylar gerçekleşmiş. Parkta bulunan yön tabelalarını takip ederek Su Müzesini ve Magdeburg Hakları Anıtını görebilirsiniz.



Buradan tekrar Khreshchatyk Caddesine dönelim. Eski Kiev mimarisini tanımak için Pecherskyi Bölgesi'nde tarihi bir semt olan ve adı 18. yüzyılın ortalarında bu alana dikilen ıhlamur ağacı korusu ile ilişkilendirilen Lypky semtini hep beraber gezmeye başlayalım. Bu lüks yerleşim bölgesi, her dönem zengin tüccarlardan soylulara, parti yetkililerinden politikacılara kadar üst düzey görevlilerin yaşadığı bir semt olmuş. Süslü 19. yüzyıl konaklarından neo-Rönesans'a ve Stalin tarzına kadar, Kiev mimarisinin tüm dönemlerine tanıklık etmek için bu bölgede mutlaka yaya olarak gezmek gerekiyor.

Yürümeye Khreshchatik Caddesi'nde Maidan Nezalezhniosti (Independence Square) metro istasyonundan başlayalım. Ukrayna Müzik Akademisi'nin büyük binasının önünden geçen Gorodetskogo Caddesi'ne çıkıp, caddeyi çevreleyen birkaç binanın son derece süslü cephelerine hayranlıkla bakabilirsiniz.



Cadde, 1898 yılında inşa edilmiş olan Ivan Franko Ulusal Akademik Drama Tiyatrosu binasının bulunduğu bir meydana çıkar. Bu meydan oldukça rahat, huzurlu ve çok güzel dizayn edilmiş bir yer. Ivan Franko, 19. ve 20. yüzyıllarda yaşayan ünlü bir yazar ve şair.


Meydanda bir zamanlar yerel zengin bir adamın evi ve önünde de bir gölet bulunuyormuş. Tiyatronun hemen önünde Ivan Franko’nun ve ünlü Ukraynalı komedyen M.Yakovchenko'nun bir heykeli ile bir çeşmenin yer aldığı küçük bir park bulunmaktadır.





Buradan sola dönüp Institutskaya (Enstitü) Caddesine gitmek için en fazla 10-15 dakika Olginskaya Caddesi boyunca yürüyün. Orada 1838 yılında inşa edilen eski "Aristokrat Kızlar için Özel Yatılı Okulu" nun güzel binasını göreceksiniz. V.Beretti'nin tasarımına göre klasik bir tarzda inşa edilmiş. Bugün bu bina Uluslararası Kültür ve Sanat Merkezi olarak kullanılıyormuş.

Institutskaya Street, Kiev'in en iyi Bizans tarzı binalarından birine ev sahipliği yapıyor. 1905 yılında kurulan Ukrayna Ulusal Bankası'na ait bu görkemli bina, günümüze kadar değişmeden korunmuş zengin bir dekorasyona sahip. Cephesi, mermer sütunlarla ve zarif süslü tasarımlarla bezenirken, bina köşelerindeki dekoratif taretler dev grifonların heykelleri ile desteklenmektedir.



Institutskaya Caddesi'nden yakındaki Bankovaya Caddesi'ne yürüyün. Bu Caddedeki en dikkat çekici yapı, “Dom s Khimerami” (Chimaeras'lı Ev) adı verilen binadır. Bu ev, ortaya çıkışından bu yana ana turistik cazibe merkezi haline gelmiştir.

House with Chimaeras (Canavarlı Ev): Cumhurbaşkanlığı Binası’nın yakınında yer alan Gorodetsky House (House with Chimaeras), dönemin popüler mimarı Władysław Horodecki tarafından 1901-1903 yılları arasında özel ikametgah olarak inşa ettirilmiş. Bahçesindeki ve iç kısmındaki irili ufaklı pek çok heykel sayesinde oldukça ilginç bir görüntüye sahip olan binanın tasarımında Mimar Art Nouveau akımından etkilenmiş. Yıllarca el değiştiren ve dış cephesinde çok sayıda canavar figürünün olduğu bu bina, şimdilerde Cumhurbaşkanlığı sarayının bir parçası olarak hizmet ediyormuş. Sıradışı binada, gergedanlar, aslanlar, yayın balığı, kartallar, kurbağalar, deniz kızları gibi efsanevi ve gerçek yaratıkların heykelleri bulunmaktadır. Egzotik veya efsanevi hayvan figürleri çatıda oturuyor, duvarlarda sürünüyor veya girişlerin üzerinde asılı duruyor.



Yaratıkların çoğu aslında mimarın avcılık ganimetlerinden antilop, gergedan, timsah gibi hayvanların tasvirleriymiş. Binanın içinde de bu hayvanların doldurulmuş birçok prototipi varmış. Yaratıklar sadece binayı süslemekle kalmayıp aynı zamanda Horodecki'nin hayranı olduğu ve o zamanlar devrim niteliğinde olan yapı malzemesi betonu tanıtmak için yapılmış.



Yerli halk ürkütücü yaratıkların canlanmaya ve çatıdan aşağıya atlamaya hazır göründüğü için evin en iyi geceleri güzel olduğunu söylüyormuş. Halkın zaman içerisinde hakkında çok sayıda efsane ürettiği bu binada halen törenler ve resmi etkinlikler yapıldığı için içeri girilmesine genelde izin verilmemektedir. Bu yüzden Ev ve bulunduğu sokak genelde kapalıdır. Ancak evi gezmek için vul Bohdana Khmelnytskoho 7 adresindeki Kiev Tarih Müzesinin 412 numaralı odasına giderek isminizi listeye yazdırabilirsiniz. Müze bazı cumartesi günleri kişi başına 75 uah ücret alarak grup turları düzenlemektedir. Birkaç tur şirketi de sizi müzenin listesine yazdırabilir ancak o zaman 400 uah ile 500 uah arasında bir ücret alıyorlarmış. İçeri girdiğinizde ilk göreceğiniz şey ise ahtapot şeklinde bir şömine oluyormuş.


Bankovaya Caddesi kapalıysa, binaya uzaktan ve arka tarafından bakmak için Ivan Franko meydanına gidebilirsiniz. İlk kez Kiev'e gittiğimde binayı görmemiz için rehberimiz bizi bu meydana götürmüştü. Tekrar gittiğimde Cadde yayalara açıktı ve güvenlik görevlileri hiçbir şey söylemediler. Belki Pazar günü olması nedeniyle yayalara ses çıkarmıyor olabilirler. Bence görmek için siz de şansınızı deneyebilirsiniz.



Bankovaya Caddesinde ilginç başka bir yapı daha var. "Pryanichny Domik" (Zencefilli Ev), dört katlı, güzel, Gotik tarzı bir binadır. Bu muhteşem binanın cephesi oldukça süslüdür. Başlıca dikkat çeken özelliği, sürgülü bambu tavandır. Judaik geleneğine göre festival zamanı açık havada yaşanması gerektiğinden evin sahibi tarafından bu şekilde yaptırılmış. Günümüzde bu bina Yazarlar Birliği'ne aittir. Bu evin bahçesinde Avrupa mutfağı ile ünlü pahalı bir "Sad" (Bahçe) restoran vardır.



Kısa bir yürüyüşten sonra başkentteki en muhteşem villalardan birinin bulunduğu Lyuteranskaya (Lutheran) Caddesi'ne çıkacaksınız. Ev 1907 yılında Art Nouveau tarzında inşa edilmiştir ve "Dom Plachushchey Vdovy" (Ağlayan Dul Kadın Evi) olarak bilinir. Ön cephesini üzerinde at kestanesi yaprakları bulunan bir kadının yüzünün süslediğini görebilirsiniz. Yağmur yağdığında gözyaşlarının taş yanaklarından aşağıya doğru aktığı görülüyormuş. Bu ev, şehirdeki Art Nouveau tarzının en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Caddede ayrıca 1857 yılında inşa edilmiş olan Aziz Catherine Kilisesi bulunmaktadır. Mükemmel iç akustiğiyle ünlü, basitleştirilmiş Gotik tarzında inşa edilmiş, Kiev'deki tek Lutheran tapınağıdır. Kilise halen hizmet vermektedir ve 08:00-21:00 arasında açıktır.





Kısa bir yürüyüşle, iki katlı "Shokoladny Domik" yani Çikolata Evini göreceğiniz Shelkovichnaya (Amerikan dutu) Caddesi'ne gidebilirsiniz.
Chocolate House: Bu garip ama "tatlı" isim, binanın cephesinin yoğun kahverengi rengiyle bağlantılıdır ve sayısız heykel dekorasyonu nedeniyle zarif bir çikolata çubuğuna benzemektedir. Zengin Lypky semtinde 1901 yılında inşa edilmiş olan bu kendine özgü neo-Rönesans konağı, gösterişli iç mekanlarıyla dikkat çekmekteymiş. “Japon Dolabı”, “Moritanya Salonu”, “Gotik Yemek Odası” gibi iç mekanları oldukça değişikmiş. İçinde küçük bir heykel sergisi varmış ve titizlikle oyulmuş Mağribi tavanları ve avizeleriyle adeta saray odalarını görmüş gibi oluyormuşsunuz. Günümüzde bu Bina, Kiev Rus Sanat Müzesinin bir şubesine ev sahipliği yapıyormuş. Bu ev Salı-Çarşamba ve Cuma-Pazar arası 10:00-18:00 arası açıktır. Bilet ücreti 30 uah olup fotoğraf için ilave 40 uah ödenmelidir.

Çikolata Evi’nin bitişiğinde Gotik bir sarayı andıran harika bir ev bulunmaktadır. Sokağın diğer tarafından bu evin güzel cephesine bakabilirsiniz. Shovkovychna St, 19 adresinde bulunan İkskyul-Hildenbanda Evi bölgenin en ünlü binaları arasında bulunmaktadır. Bu ev, doğrudan Baron Vladimir Ikskyul-Gildenband Augustovich'e ait lüks bir evdir. 1901 yılında mimar M. Vishnevsky tarafından parlak Gotik tarzda inşa edilmiştir. Baron, eski bir Estland ailesinden geliyormuş ve ünlü bir Rus devlet ajanıymış. Başlangıçta, konağın Gotik ahşap kuleleri varmış ancak ne yazık ki, II. Dünya Savaşı sırasında yanmışlar. Sonrasında, konağın adı "Kiev Gotik Evi" olmuş. Baronun aile arması evin cephesinde görülebilir.

Bu bölgedeki gezinizi tamamladıktan sonra, Liuteranska Caddesi'ne bitişik binadaki büyük kemerlerden birini geçerek Khreshchatyk'a geri dönün. Caddeyi geçin ve Eski Şehre yani Yukarı Şehre gitmek için Prorizina Caddesi'ne doğru gidin. On dakikalık yürüyüşün ardından, 11. yüzyıldan kalma Kiev surlarının ana girişleri olan antik kapıların modern bir kopyası olan Golden Gate'e erişeceksiniz.

Altın Kapı-Golden Gate (Zoloti Vorota): Kiev tahkimatlarının bir kısmı olan ünlü Zoloti Vorota, Kiev Prensliği’nin kurucusu Yaroslav Mudri’nin emriyle 1017-1024 yılları arasında inşa edilmiş. Konstantinopolis’in Altın Kapısı’ndan model alınarak inşa edilen kapı, her iki taraftan uzanan surlarla antik kentin ana girişi olmuş. 12 metre yüksekliğindeki bu yapı, zenginler, politikacılar ve yurt dışından gelen elçiler için onursal giriş olarak kullanılmış.


Altın Kapı, 1240’daki Moğol saldırılarında ciddi hasar görmesine rağmen, 18. yüzyıla kadar yine de kullanılmaya devam etmiş. Güneş üzerinden doğduğu için yerel halkın “Gökyüzü Kapısı” ismini verdiği bu yapının neredeyse büyük kısmı bir şekilde yıkıldığı için 1982 yılında şehri yöneten Sovyet yetkililerinin isteğiyle aslına en yakın şekilde tekrar yapılmış. Asıl kapı parçaları iç kısımda korunmuş olmasına rağmen bugün gördüğünüz kapı büyük ölçüde bu tarihte yapılmıştır. Aslında bu Yapıyla ilgili bir tartışma yaşanmış. Kapının başlangıçta neye benzediğini gösteren hiçbir tarihsel belge yokmuş ve bu nedenle bu anıtın yıkılarak orijinal temellerine bakılması ve buna uygun olarak yeniden inşa edilmesi kabul edilmiş. Ancak, yine de bu kapıyı yıkmamışlar ve Sovyet zamanında yapıldığı şekliyle ayakta kalmış.


Yapının içindeki standlarda bulunan İngilizce açıklamalar Altın Kapının tarihini detaylandırmaktadır ve Büyük Prens Cesur Sviatoslav'nin 10. yüzyıldan kalma orijinal mührü gibi birkaç eski eser de burada sergilenmektedir. 29 metre yüksekliğindeki pavilyonun tepesine de tırmanılabiliyor. 40A, Vladimirskaya str. adresindeki Müze, Mayıs-Ekim aylarında 10:00–18:00 arası açık olup Zoloti Vorota metro istasyonunda inebilirsiniz. Bilet fiyatları yetişkin/öğrenci 40/15 uah’dır.



Zoloti Vorota'nın yanındaki heykel ise, bilge Yaroslav'a aitmiş, ancak nedendir bilmiyorum ama insanlar buna "Kiev pastası anıtı" diyorlarmış.





Bahçede bir de çok sevimli bir kedi heykeli var ne olduğunu bilmiyorum.



Ulusal Opera Evi: İnanılmaz bir tiyatro binası görmek ve inanılmaz bir tiyatro performansı izlemek istiyorsanız buraya mutlaka gitmelisiniz. Ulusal Opera Evi (National Opera of Ukraine) 1867 yılında açılmış. Barok tarzı binasının görkemli mimarisi, ses akustiği, tiyatro ve operanın hem klasik hem de modern danslarıyla ziyaretçilerini büyüleyen opera evinde Ukrayna-Rus balesi ağırlıklı olmak üzere yıl içerisinde pek çok performans sergileniyormuş. Volodymyrska 50 adresindeki Opera Evinde bir gösteri izleyemeseniz bile, sadece çarpıcı mimarisi için binayı görmeye değer. Tüm bunların dışında bina içerisinde bulunan Güzel Sanatlar Müzesini gezerek çok değerli resim ve ikon koleksiyonlarına göz atabilirsiniz.




Buradan tabelaları takip ederek Aziz Sofya Katedraline doğru yürüyün.

Aziz Sofya Katedrali- Saint Sophia’s Cathedral: İstanbul'daki büyük Ayasofya Kilisesinden sonra böyle adlandırılan Aziz Sofya Katedrali (Saint Sophia’s Cathedral) Ukrayna ve Avrupa'nın sanat ve mimari şaheseri olarak Kiev’in en eski ayakta kalan kilisesidir. Prens Yaroslav’ın Kiev’i Peçeneklere karşı koruma konusundaki zaferini kutlamak ve Hristiyanlığı yüceltmek için 1017–1031 yıllarında yapılmış. İlk başta Bizans tarzında inşa edilmiş ama sonraki yıllarda önemli ölçüde Barok tarzına dönüştürülmüş. Kiev Rus döneminde ilk okulu ve kütüphaneyi barındıran bir öğrenme ve kültür merkezi olmuş. Kraliyet Sarayı'nın bitişiğinde olduğundan, aynı zamanda taç giyme törenlerinin ve diğer kraliyet törenlerinin düzenlendiği, antlaşmaların imzalandığı ve yabancı saygın kişilerin kabul edildiği bir yer olmuş.



Komünist hükümet tarafından tarihsel açıdan değersiz bulunan ve 1936’da bir kısmı yıkılan kilise, 2000’de Ukrayna hükümetinin bağımsızlık sonrası projesi olarak aslına uygun şekilde restore edilmiş. Bu görkemli 13 kubbeli kutsal yapı, kentte Bizans mimarisinden izler taşıyan yapıların başında geliyor. 1000 yıllık geçmişinde Ortodoks ve Katolik topluluklar tarafından kullanılan kilise günümüzde müze olarak hizmet veriyor. UNESCO, Katedrali 1990'da Dünya Mirası listesine ekleyerek koruma altına aldı.

Binanın altın kubbeleri ve 76 metre yüksekliğindeki düğün pastasına benzer çan kulesi 18. yüzyıl Barok eklemelerdir. Kiev'i kuşbakışı görmek ve 360 derecelik manzarasını izlemek için Katedralin çan kulesine tırmanmaya değer.


İç kısım, bu kilisenin en şaşırtıcı tarafını oluşturuyor. Mozaiklerin ve fresklerin çoğu orijinal ve eşit derecede çekicidir. Her mozaik ve fresk, kiliseyi Ortodoks dünya düzenini dev bir 3D sembolüne dönüştüren Bizans dekoratif şemalarına göre ayrılmış bir konuma sahiptir. Her bir mozaiğin İngilizce açıklaması vardır. Ancak sizi hemen etkileyen tek şey, merkezi apsise hükmeden 6 metre yüksekliğindeki Virgin Orans olmaktadır. Virgin Orans, insanlığın kurtuluşu için yalvaran ve dünya kilisesinin bir sembolü olan Bakire'nin kendine özgü bir Ortodoks kavramıdır.

Daha az belirgin, ancak görmeye değer olan, Yaroslav ve ailesinin orta nefin her iki tarafında iki seküler grup portreleridir. Prens Yaroslav'ın kendisi buraya gömülmüş, ancak ölü kalıntılarının II. Dünya Savaşı sırasında geri çekilen Alman ordusuyla birlikte Kiev'den ayrılan işbirlikçi bir rahip tarafından ABD'ye kaçırıldığına inanılıyor. Ukrayna hükümeti, geri getirilmesiyle ilgili müzakerelerde bulunuyormuş. Prensin boş mezarı giriş katında, ana girişin en sol köşesinde bulunmaktadır.

Katedralin diğer önemli özellikleri arasında, 18. yüzyıldan kalma dökme demir karo zeminler; Kiev Rus zamanında Kiev'i betimleyen muhteşem bir model; Sovyetler tarafından 1937'de yıkılmadan önce yakındaki St Michael Altın Kubbeli Manastırı'ndan kurtarılmış antik ikonlar ve orijinal fresk parçalarını içeren üst kattaki sanat galerileri vardır. Katedralle ilgili dini eserleri görmek ve tarih boyunca yolculuğunu gözlemlemek için 18. yüzyılda yemekhane olarak hizmet veren ve şimdi müzeye dönüştürülen kısmını mutlaka ziyaret etmelisiniz. Çan kulesinin hemen önünde, Patrik Volodymyr Romanyuk'un süslü bir mezarı vardır. Dini tartışmalar onun kompleksin içine gömülmesini engellemiş.

Zoloti Vorota metro durağında inip bu Kiliseye kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Katedral ve Müzeler 10:00-18:00, kompleks ve çan kulesi 09:00-19:00 arasında hizmet vermektedir. Fiyatı Kompleks/Katedral/Çan Kulesi için 20/80/40 uah olarak uygulanmaktadır. Kombine bilet alırsanız hepsini 100 uah ödeyerek görebilirsiniz.



Kilisenin hemen önündeki meydan ise artık birçok etkinliğin düzenlendiği birine bizim de şahit olduğumuz Sofiyska Meydanıdır.

Bohdan Khmelnytsky Monument: Sofiyska Meydanı üzerinde Kazak kahramanı Bohdan Khmelnytsky'nin bir heykeli bulunmaktadır. Bohdan Khmelnytsky Anıtı, 1888 yılında inşa edilmiş ve Hetman Bohdan Khmelnytsky'ye adanmış bir anıttır. Anıt, Sophia Katedrali'nin hem çan kulelerini hem de St.Michael Manastırı'nı birleştiren eksende neredeyse Sophia Meydanı'nın tam ortasında yer almaktadır. Şehrin en meşhur anıtı ve simgesi olan anıt Rus baptizminin 900. yıldönümünde inşa edilmiş.



Ayasofya'yı geçip Bohdan Khmelnytsky heykelinin önünden bakıldığında proyizd Volodymyrsky'nin diğer ucundaki altın kubbeli mavi kiliseyi görmemek imkansızdır. Burası Kiev'in koruyucu azizi olarak adlandırılan Aziz Michael’a adanmış bir kilisedir.

Kilisenin girişinin hemen sağ tarafında Stalin'in insanlık dışı politikalarının aykırı bir hatırlatması bulunmaktadır. Buna, Holodomor kurbanları anıtı adı verilmiştir. 1932-33 yıllarında 10 milyon Ukraynalı bu politikaların sonucu olarak açlıktan ölmüştür.




Meydanda ayrıca Prenses Olga, Havari Andrew, Aziz Cyrill ve Aziz Mephodius'un yeniden yapılmış heykelleri bulunmaktadır.





Aziz Michael’ın Altın Kubbeli Manastırı-St. Michael's Golden-Domed Monastery: Burası, bir Kiev gezisinde mutlaka görülmesi gereken bir yer. Dinyeper Nehri'nin kıyısında yer alan tarihi manastırda büyük bir Katedral, yemekhane ve çan kulesi vardır. Batıda hiçbir yerde bulunmayacak bir mimari tarza sahip olan kompleksin katedrali ve yemekhanesi hem Bizans hem de Barok etkilerini sergiliyor.



Aziz Sofya Kilisesi’ne göre kuzeydoğuda kalan bir uçurumun kenarında yer alan St. Michael Altın Kubbeli Katedral (St. Michael’s Golden-Domed Monastery), ilk olarak 1108-1113 yılları arasında inşa edilmiş. Zaman içerisinde çevresine barok stilde binaların inşa edildiği katedralin manastır olarak kullanılan binası belirli aralıklarla yıkım ve yeniden inşa süreçleri geçirmiş. Katedral 1935 yılında SSCB zamanında yıkılmış ve Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından 2001 yılında yeniden inşa edilmiş.



Katedralin içinde, yıkılmasından önce korumaya alınarak Moskova ve St. Petersburg müzelerine götürülen benzersiz mozaikler ve duvar resimleri vardır. Altın kubbelerinin arasında Başmelek Mikail’e adanmış bir anıtın da bulunduğu yapı mozaikleri ve freskleri ile adeta ziyaretçilerini büyülemektedir.





Bizi bu Kilise kadar komplekste bulunan tuvaleti de şaşkına çevirdi! Hayatımda hiç böylesini görmedim.


St Michael's Monastery Museum: Aziz Michael Altın Kubbeli Manastırı'nın büyüleyici tarihi, manastırın çan kulesinde bulunan bir müzede Ukraynaca ve İngilizce olarak ayrıntılı şekilde açıklanmaktadır. Müze ayrıca, 1934'te Sovyetler tarafından yıkılan komşu Tryokhsvyatytelska Kilisesi'nin üzücü tarihini de açıklamaktadır. Ukraynalılar yıktıktan sonra, bu alana devasa Dışişleri Bakanlığı binasını inşa eden Rusların yaralamaya hakareti de eklediklerini düşünüyorlarmış! Müze, Salı-Pazar günleri 10:00-19:00 saatleri arası açıktır. Bilet ücreti 14 uah’dır.

Dışişleri Bakanlığı-Ministry of Foreign Affairs: Pl Mykhaylivska 1 adresindeki Dışişleri Bakanlığı, Sovyetler tarafından 1934'te Stalin'in yıktığı, Kiev'in en kutsal yapılarından biri olan Tryokhsvyatytelska Kilisesi'nin yerine inşa edilmiş.






St. Michael Altın Kubbeli Katedralinin solundan başlayarak arkaya doğru, Podil'in ticari bölgesinde, nehir kenarına dik bir yamaçtan geçen şirin bir füniküler bulacaksınız. Yaz aylarında ağaçlar kısmen funikülerin görünüşünü gizlemesine rağmen biraz dikkat edilirse bulunacaktır. Bu ulaşım şehirdeki en eğlenceli toplu taşıma yolculuğudur. Fünikülerle ilgili detaylı bilgiyi ulaşım bölümünde bulabilirsiniz.

Yine tabelaları da kaçırmadan Kilisenin sağ tarafındaki caddeyi takip edin ve şehrin en güzel caddelerinden biri olan Andriyivski Yokuşuna doğru yürüyün.




Andriyivsky Uzviz: Tarihi dokusu, Dinyeper Nehri manzaralı kafeleriyle Andriyivski Uzviz, Kiev’deki en eski ve en güzel sokaklardan biridir. Efsaneye göre, buradaki tepeye bir adam gelmiş ve bir haç dikerek “Bu noktada büyük bir şehir kurulacak” kehanetinde bulunmuş. Bu adam, şehrin azizi olan Havari Andrew'muş ve böylece Kiev'in en ilginç adlı caddesi oluşmuş.



Andriyivski Uzviz, Kiev’in ana mahalleleri olan ve geçmişte şehrin yönetildiği aristokrat Yukarı Şehirle halkın yaşadığı ticari alt bölge olan Podil’i birbirine bağlayan önemli bir geçitmiş. Uzviz, “yokuş” anlamındaki “descent” olarak kullanılmaktadır. 19. yüzyılın sonlarında Cadde bugünkü görünümünü kazanmış ve o zamandan beri değişmemiş. Esas olarak iki ve üç katlı taş binalardan oluşmaktadır. Son restorasyondan sonra, Cadde Eski Kiev koruma alanının bir parçası haline getirilmiş.



Burası belirgin bir Montmarte hissi veren ve Kontraktova Meydanından vul Volodymyrska'ya kadar çıkan dik Arnavut kaldırımlı bir caddedir. 720 metre uzunluğundaki yol boyunca kafeleri, restoranları, sanat galerilerini, Ortodoks ve Ukrayna temalı her türlü hediyelik eşya tezgahlarını görebilirsiniz. Günümüzde bu dik ve kıvrımlı cadde, konserlerin, sanat festivallerinin ve sergilerin düzenlendiği geleneksel bir yer olmuş. Andriyivski Uzviz, aynı zamanda Kiev’deki bohem hayatın görüleceği sanatçıların buluşma yerlerinden biridir. Birçok sanatçı bu çevrede daire veya stüdyo kiralamaktadır. Yaz sabahları erken saatlerde pek çok sanatçı resimlerini evlerin duvarlarına asar ve heykellerini çim alanlara yerleştirir. Burası hem yerli halk hem de turistler arasında oldukça popülerdir. Burada sanatçıları görebilir ve ayrıca şarkıcıların ve aktörlerin performanslarını izleyebilirsiniz.



Caddenin öne çıkan bir özelliği de tepede zirveye yakın bir noktada, havari efsanesini kutlayan beş kubbeli, haç şekilli barok bir şaheser olan çarpıcı altın ve mavi renkleriyle St Andrew's Kilisesinin sizi karşılıyor olmasıdır. Ayrıca, Mikhail Bulgakov’un yaşadığı 13 Numarada bulunan Mikhail Bulgakov Edebiyat Müzesinin yanı sıra Caddede yol boyunca 18. yüzyıldan kalma Barok tarzı binalarla karmakarışık şekilde sıralanmış birçok yapıyı da göreceksiniz.

Kilisenin yanından uzanan bir sokakta ressamların eserlerini sergilemeleri için standlar yapılmış. Biraz ilerisinde de şehri kuşbakışı seyredebileceğiniz bir gözlem platformu bulunmaktadır.



Cadde genellikle hafta sonları çok kalabalık oluyor, insanlar hediyelik eşya alıyor, diğerleri sanatçılar için poz veriyor, diğerleri ise aktörler, müzisyenler veya şairler tarafından yapılan doğaçlama performansları izliyor. Siz de bu Caddede mutlaka yürüyün, tüm dükkanlarda durun ve el sanatlarının satıldığı bu dükkanlardan bir tanesini ziyaret edin. Yolda yürürken Sir Walter Scott'ın romanından sonra Aslan Yürekli Richard Kalesi olarak adlandırılan bir binayı da görmeden geçmeyin.

Bulgakov Museum: “Master and Marguerite” isimli eserin yazarı çok sevilen efsanevi Rus yazar Mikhail Bulgakov (1891-1940), en ünlü kitabını yazmadan çok önce, 1906-1919 yılları arasında bu evde yaşamış. Ev, 1925 yılında yayınlanan Bulgakov'un ilk uzun soluklu romanı olan ve hala Kiev hakkında okunacak en iyi kitap olan “the White Guard” ile “Days of the Turbins” kitaplarındaki ailenin evine örnek olmuş. Müze sadece belirli bir turla ziyaret edilebiliyor, bu yüzden isminizi listeye yazdırmak için bir gün öncesinden uğrayın ya da müzeyi arayın.

Müze, esas olarak eski Bulgakov aile fotoğraflarından ve boş, beyaza boyanmış odalardaki hatıralardan oluşmaktadır. Turlarda Bulgakov ailesinin tarihi anlatılıyormuş ve Beyaz Muhafız'dan (The White Guard) sahneler canlandırılıyormuş. Bu yüzden müzeyi ziyaret etmeden önce kitabı okumanız tavsiye ediliyor. Turlar genellikle Ukraynaca veya Rusça'ymış, ancak önceden talep edilirse İngilizce olarak da yapılabiliyormuş. Sonuncusu 17:15 olmak üzere her 30 dakikada bir tur yapılmaktadır. Müze, Salı ile Perşembe-Pazar 10:00-18:00, Pazartesi 12:00-18:00 arası açık olup bilet ücreti yetişkin/öğrenci 40/25 uah ve her tur grubu için 100 uah uygulanmaktadır.

Aziz Andrew Kilisesi- St Andrew's Church: Andriyivsky Uzviz’de, yürürken tepede bulunan ve görünüme tamamen hakim olan altın ve mavi renkli barok şaheseri görmemek mümkün değildir. Şehrin en eski bölgesi olan Podol semtinde bulunan Kilise, St Petersburg'daki Kış Sarayını da tasarlayan İtalyan mimar Bartolomeo Rastrelli tarafından Rus İmparatoriçesi Elizabeth’in isteği üzerine 1754 yılında inşa edilmiş. Beş kubbeli, haç şeklindeki kilise geleneksel Ukrayna tarzının muhteşem bir yorumunu yapıyormuş.



Maalesef son yıllarda kilisenin temeli kaymaya başlamış ve kilise ziyarete kapatılmış. 2018 sonbaharında bu kiliseyi İstanbul Patrikhanesine devretme kararı alınmış ve bu durumun da kilisenin restorasyonunu hızlandırabileceği belirtiliyor. İçine giremeseniz de şehir ve Dinyeper Nehri'nin muhteşem manzarası için platformun üstündeki basamaklara tırmanabilirsiniz.

Buradan uzaklaşmadan bu ünlü caddenin bittiği tepede Ulusal Tarih Müzesini de gezelim.

National Museum of Ukrainian History: Ukrayna tarihini ele alan bu büyük müze, son yıllarda tamamen modernize edilmiş ve ziyaretçilerine Taş Devrinden doğuda Rusya ile devam eden savaşa kadar Ukrayna'nın geçmişinin tüm aşamalarında fantastik bir gezinti sunuyormuş. Standlar kronolojik sırada olup hepsi İngilizce olmasa da her odada İngilizce bir açıklama bulunuyormuş. En ilginç sergi ise modern devrimlerle doğuda Rusya ile yapılan savaşa dair fotoğrafların ve basın açıklamalarının bulunduğu en üst kattaymış. Daha eski dönemlerden öne çıkan sergiler arasında mükemmel bir Orta Çağ zırh koleksiyonu, Kiev Rus zamanındaki Kiev'in fantastik bir dioraması ve 18. yüzyılda Büyük Peter'in kızı tarafından Kiev Metropoliti Rafael Zaborovsky'ye verilen yaldızlı bir araba sayılabilir. Pazartesi-Cuma 10:00-18:00, Cumartesi-Pazar 11:00-19:30 arası açık olup ücreti yetişkin/öğrenci 50/30 uah ve tur ücreti de 240 uah'dır.



Kiev'in panoramik manzarasını da görebileceğiniz bu geniş alanda eskiden Church of Tithes yani Church of Our Lady adında bir kilise varmış ama bugün sadece bu kilisenin kalıntıları görülebiliyor. Ayrıca girişte Ridzvo Manastırı adında bir tapınak bulunmaktadır.



Bahçede bir de kayalara kazılmış eski bir yazıt bulunmaktadır.



Podil ya da Podol Semti: Podol, zanaatkarların ve balıkçıların yaşadığı eski bir Kiev semtidir. Bu bölgede şehrin tarihinde önem taşıyan birçok cazibe noktası bulunmaktadır. Kontraktova Meydanıyla başlayan bu uzun liste Meydandaki Samson Çeşmesi, Florovsky Manastırı, Aziz Andrew Kilisesi, Ulusal Çernobil Müzesi, I. Peter’in Evi, Tüccarlar Meydanı ve Kiev Belediyesi Akademik Opera ve Balesi Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu ile devam eder.

Kontraktova Meydanı: Meydanın muhteşem bir manzarası vardır. Kiev'deki en eski meydan olan bu alanın tarihi 1798 yılına kadar uzanıyormuş ve adını da o zamanki işlevinden alıyormuş. Burası Rus fuarlarına ev sahipliği yapan, tüccarlara ve müşterilere hizmet veren bir yer olmuş. Tatar-Moğol istilasının ardından Yukarı Şehir yıkıldığı için bu meydan bir süre şehir merkezi olarak da hizmet etmiş. Geniş ve güzel Kontraktova Meydanı, her biri farklı bir hikayesi olan harika binalarla çevrilidir.

Samson Çeşmesi: Kontraktova Meydanı, Ukraynalı mimar Grigorovich-Barsky tarafından tipik Ukrayna Barok tarzında tasarlanmış ve 1749'da yapılmış Samson Çeşmesi'ne de ev sahipliği yapmaktadır. Bolşevik döneminde, bu çeşme yıkılmış ve 1981'de yeniden inşa edilmiş. Bugün, çeşme, dört ayak üzerine oturan, kubbeli, köşk benzeri dairesel bir rotundaya sahiptir. Kubbenin tepesinde, orijinal St. Andrew heykelinin bir kopyası vardır. Çeşme içinde, İbranice İncil'de adı geçen eski İsraillilerin son hakimlerinden biri olan Samson’un neredeyse gerçek boyutta ahşap bir heykeli su vermeye devam ediyormuş. Çeşme, sayısız efsanenin nesnesi haline getirilmiş. Bu efsanelerden biri “Samson suyu” nu içenlerin sonsuza dek Kiev'de kalacağını söylüyormuş! Internetten bulduğum bir resmi paylaşıyorum.



Florivsky Monastery: The Ascension Convent olarak da bilinen, hala çalışır durumdaki Florivsky Manastırı 15. yüzyılda inşa edilmiş, dört yüzyıl sonra restore edilmiş ve komünist dönemde de açık kalmış. Bu kadın Manastırı bir kiliseler kompleksi olarak inşa edilmiştir ve özellikle manastır mimari açıdan dikkat çekicidir. Manastır işlevinin devamlılığı için önemli olduğundan içinde bir inziva, meditasyon ve ibadet yeri bulunmaktadır. 18. yüzyıla geri gitmiş gibi hissedeceğiniz ayinlerinden birine katılabilirsiniz. Ne yazık ki, manastırın içinde herhangi bir fotoğraf çekemezsiniz, ancak hediyelik eşya dükkanında manastırın fotoğraflarını satın alabilirsiniz. Manastır kompleksini çevreleyen bakımlı bahçeleri de ziyaret etmeden geçmeyin. Vul Prytytsko Mykilska adresindeki Manastır bahçesi 06:00-22:00 arası açıktır.

Ilyinskaya Church: Pochayinskaya street, 2 adresinde Prens Igor’un büyükelçilerinin Yunanlılar ile barış yaparken yemin ettikleri yer üzerine inşa edilmiş olan zarif İlyinskaya Kilisesi bulunmaktadır. Kiev Askold ve Dir prensleri tarafından inşa edilen ilk Rus Ortodoks tapınağıdır. Bizans kampanyasında, bunlar ilahi mucizenin görgü tanıkları olmuşlar, vaftiz edildikten sonra bir tapınak inşa etmek üzere Kiev'e geri dönmüşler.

Kyiv-Mohyla Akademisi Ulusal Üniversitesi: Podol bölgesi, 1632 yılında kurulan ve Slav halkının Ortodoks eğitim merkezi olarak adlandırılan Kyiv-Mohyla Akademisi Ulusal Üniversitesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Akademinin tarihi binalarının her birinin kendine has uzun ve büyüleyici bir hikayesi vardır. Burası, akademik, insani, sosyal, doğal ve teknik bilimlerle ilgili bilgiyi yaratan, koruyan ve yayan, Ukrayna ve toplumunun geleceğini aktif olarak etkileyen klasik bir üniversitedir. Akademide Lomonosov ve Skovoroda gibi ünlü şahsiyetler de okumuş.

Ulusal Çernobil Müzesi-Chernobyl National Museum: Küçük ve mütevazi bir müze ama Kiev'de olduğunuzu anlamak için kesinlikle gidilmesi gereken bir yerdir. Dünyanın en kötü nükleer kazasının dehşetinin tam olarak iletilmesi zor olabilir ama Çernobil Müzesi bu konuda cesur bir girişimde bulunmaktadır.

26 Nisan 1986'da Chernobyl Nükleer Enerji Santralinin 4 No'lu reaktörünün patlamasının ardından itfaiyeciler, askerler, mühendisler, çalışanlar ve köylüler olmak üzere yarım milyondan fazla kişi etkilenmiş ve bunun sonuçları günümüzde de halen hissedilmektedir.

Müze, bu nükleer felaketle ilgili bilimsel, sosyal ve eğitsel bir bakış açısı sergilemektedir. Toplam 1,100 metrekarelik üç showrooma yayılmış olan bu Müzede belgeler, enstalasyonlar ve görsel medya da dahil olmak üzere 7.000 sergi malzemesi bulunmaktadır. Çernobil kazasının hikayesini anlatan bir belgeselin yanı sıra günlük hayattan fotoğraflar, felaketi gösteren videolar ve sonrasında yapılan temizlik çalışmalarını burada göreceksiniz. Müze oldukça küçük olduğundan sergileri incelemek en fazla 1,5 saatinizi alacaktır. Sergiler ağırlıklı olarak Rusça ve Ukraynaca açıklamalar içeriyor, ancak 100 dakikalık sesli rehberler (Audio guide) İngilizce ve diğer dillerde de mevcuttur. Sesli rehberler çok sayıda yoktur, bu yüzden isterseniz Müzeye biraz erken gitmeye çalışın.

Müzeye girdiğinizde merdivenlerin üstünde göreceğiniz işaretler, felaket sonrası Chernobyl bölgesinde tahliye edilen 'hayalet' şehirleri temsil ediyormuş. Müzede öne çıkan sergilerden biri, Fukuşima'dan sonra Japon hükümeti tarafından finanse edilen, Çernobil felaketi sonucu boşaltılan her köyü ve ölen her insanın profilini gösteren dokunmatik ekranlardır. 4 numaralı reaktörün patlaması ve ardından geçen yıllardaki ölümleri gösteren periyodik bir multimedya diyorama da vardır. Kazadan sonra New York Times ve Philadelphia Inquirer'de yayınlanan ön sayfalar sergileniyor. Ayrıca kaza sonucu hayvanlarda ve insanlarda meydana gelen deformasyonların sergilendiği rahatsız edici fotoğraflar bulunmaktadır. Prov Khoryva 1 adresindeki Müze Pazartesi-Cumartesi 10:00-18:00 arası açıktır ve bilet ücreti 10 uah olup, audio guide için 50 uah daha ödenmesi gerekmektedir.

Kiev Yardım Müzesi (I.Peter Evi): Kiev Yardım Müzesi olarak bilinen bu müze sadaka ve yardım toplanmasına adanmış birçok kurumdan biridir. Bu Müze, Kiev’in günlük hayatını anlatan Magdeburg Adalet Müzesinden sonra hayatın gün içinde nasıl göründüğünü anlatan ikinci kalıcı sergiyi barındırır. Müze binasının tarihi uzun ve beklenmedik virajlarla doludur. Belediye başkanı Yan Bykovich'in evi olarak 17. yüzyıl civarında inşa edilmiş, daha sonra seçkinler için düşünsel bir kurum olarak hizmet etmek üzere genişletilmiş. Sonra yeniden inşa edilmiş ve sonunda bir cemaat okulu ve çocuk barınağı olarak hizmet etmiş.

Tüccarlar Avlusu-The Merchants’ Courtyard: Kiev’in en eski mahallesinin kalbinde yer alan bu avlu, ilk olarak 19. yüzyılda kent tüketicilerinin ihtiyaçlarına cevap vermek için tasarlanmış. Tüm dünyadan çeşitli ürünleri içeren 50 mağaza bulunuyormuş. Bir ticaret kompleksi olarak inşa edilen yapılar, 1760 yılında inşa edilen eski binaların yerini almış. 1811'deki büyük yangın sırasında tahrip olmuş ve Andrey Melensky'nin gözetimi altında yeniden inşa edilmiş. Kompleks, Rus İmparatorluğundaki diğer şehirlerde de benzer şekilde inşa edilmiş ve bugün Eski Kiev Tarihsel Mimari Koruma alanına dahil edilmiş.

Kiev Belediyesi Akademik Opera ve Bale Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu-Kiev Municipal Academic Opera And Ballet Theatre for Children and Youth: Kontraktova Meydanı'nı gören bu tiyatronun tarihi, SSCB Ukrayna Bakanlar Konseyi'nin kararnameyi imzaladığı Haziran 1982 yılına dayanıyor. 1998 yılına kadar Kiev Devlet Müzik Tiyatrosu adı altında çalışan kurum, tiyatronun açılışı için yeni bir formül geliştirerek yönetim ve yaratıcı personeli seçen ve deneyimli bir tiyatro organizatörü olan Ivan Doroshenko tarafından yönetilmiş. Tiyatronun uluslararası saygınlığı her yıl büyümüş ve bugün repertuarında her yaştan izleyiciye yönelik yaklaşık 50 gösteri bulunmaktadır. Bunlar operalar, baleler, müzikaller, senfoniler ve vokal eserler olmak üzere çeşitlidir.

Tüm bu yürüyüşlerden artık yorulduysanız, bir metro bileti alın ve sizi artık bir yeraltı metro turuna götüreyim.

Kiev Metrosu: 1960 yılında inşa edilen Kiev Metrosu SSCB'de yapılan Moskova ve St Petersburg metrolarının ardından üçüncü metrodur. 50 istasyon ve 3 ana hattan oluşan Kiev metrosu önemli bir özelliğe sahiptir. Kiev'in coğrafyası nedeniyle metro inşaatında toprak seviyesine kadar inilmesi gerekmiş ve böylece Arsenalna metro durağı dünyanın en derin metro istasyonu olmuş. Şehrin Sviatoshynsko-Brovarska hattındaki Arsenalna İstasyonu 105,5 metre kadar derine iniyor ve yolcuların platforma ulaşmak için iki yürüyen merdiven kullanması gerekiyor. Yürüyen merdivenlerle yolculuk yaklaşık beş dakika sürüyor.


Görülmesi gereken diğer metro istasyonları ise, Zoloti Vorota, Vokzalna ve Universytet gibi çok sayıda altın rengi ve mermer kullanılan, adeta müze ve saray içlerine benzeyen daha eski istasyonlardır.



Metroyla işiniz bittiğinde, Hotel Salute'nin hemen yanında bulunan Ebedi Zafer Parkı'na gidin. Burada Kiev'in sembollerinden biri olan görkemli 102 metrelik “Anavatan” (Rodina-Mat) heykelini göreceksiniz.



Rodina Mat (Motherland): “Rodina Mat” aslında kelimenin tam anlamıyla 'Ulusun Anası' anlamına geliyormuş. Rodina Mat, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sının istilasına karşı Sovyetler Birliğinin vatan savunmasını ve galibiyetini anmak için inşa edilmiş. 1981'de Sovyet lideri Leonid Brejnev açılışını yapmış, SSCB'de inşa edilen ikinci ve en son Ulusun Anası Anıtı olmuş.


Rodina Mat, ayakta duran, sol elinde bir kalkan ve sağ elinde bir kılıç taşıyan bir kadının titanyum heykelidir. Elindeki 16 metrelik kılıç ile birlikte toplam yüksekliği 102 metre, ağırlığı 560 tondur. Anıtın kalkanında çekiç ve orakla süslenmiş Sovyetler Birliği’nin amblemi bulunuyor. Bu kalkan, 2015 yılında yürürlüğe giren antikomünist yasaları nedeniyle son yıllarda tartışmalara yol açmış. Ancak tüm II. Dünya Savaşı heykelleri ve anıtları antikomünist yasalarından muaf tutulmuş, ancak yine de bunlara ilişkin tartışmaların olması kaçınılmazdır.


Her ne kadar Volgograd'daki ikonik Rodina Mat ile aynı sanatçı tarafından tasarlansa da, bu versiyon kız kardeşinin çekiciliğinden yoksun kalmış. Özellikle de komünist otoriteler kılıcın boyutunu Kyevo-Pecherska Lavra’nın kubbesini aşmaması için kısa tuttuğundan alay konusu olmuş.


Heykel bir çift manzara platformuna sahiptir. Kalkanının tepesinde olan üst platform 91 metre yüksekte olduğundan, asansör bir seferde sadece iki ziyaretçiyi götürebilmektedir. Bu durum hava şartlarına bağlı olarak değişmekte ve uzun kuyruklar oluşmaktadır. Daha büyük bir asansör tarafından çıkarılan ve 36.6 metrede bulunan daha alçakta başka bir platform daha bulunmaktadır. Heykelin platformlarına genel olarak 10:00-16:00 arası çıkabilirsiniz. Asansör fiyatı alçak platform için 50, yüksek platform için 200 uah'tır.

Heykelin yakınında II. Dünya Savaşı'nda Ukrayna Tarihi Müzesi olarak adlandırılan bir müze var. Rodina Mat'ın etrafındaki bölge gezintiler için oldukça popülerdir ve II. Dünya Savaşı kurbanlarının anısına yakılan sonsuz ateş de dahil olmak üzere, komünist döneme ilişkin ilgi çekici kalıntılar bulunmaktadır.





Burası çeşitli eski tanklar, helikopterler ve uçaksavar silahlarının bulunduğu, Lavra'ya giden alt geçidin içinde ve çevresinde Sovyet realist heykellerinin sıralandığı güzel bir bahçedir.





Rodina Mat, Dinyeper Nehrinin batı kıyılarının tepesinde bulunmaktadır. Savaş ve Sovyet tarihine olan ilginiz ne olursa olsun, buradan Nehir manzarası muhteşemdir ve sadece bunun için bile buraya gelmelisiniz.

Bu bölge Lavra'ya oldukça yakın bir mesafededir. Vul Lavrska 24 adresindeki “Anavatan” (Rodina-Mat) alanına gelmek için Kiev şehir merkezinden Maidan’ın güney doğusuna doğru 4 km yürümelisiniz. Ancak yürümek istemiyorsanız Arsenalna metrosunun karşısındaki duraktan 24 numaralı otobüse veya 38 numaralı troleybüse binerek buraya gelebilirsiniz.

Great Patriotic War Museum: Anavatan Heykelinin bulunduğu alan aynı zamanda Büyük Vatanseverlik Savaşı Müzesi'ne de ev sahipliği yapıyor. Rodina Mat'ın hemen yanında yükselen Müze, 1974 yılında II. Dünya Savaşı sırasında yürütülen Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında Kiev'i savunanları ve ölenleri onurlandırmak için inşa edilmiş. Müze binasındaki Anma Salonundaki mermer plakada savaş sırasında şehit düşmüş 11.600 askerin ve 200 işçinin isimleri yer alıyormuş.



Açık ve kapalı iki alandan oluşan Müzede Dünya Savaşında kullanılan silah envanteri başta olmak üzere belgelerden, fotoğraflardan, kişisel eşyalardan ve Naziler tarafından katliamlarda kullanılan araçlardan oluşan 300.000 parçalık bir koleksiyon sergileniyor.Nazi işgali ve müteakip diğer işgaller sırasında Ukrayna'nın maruz kaldığı muazzam ıstırabı anlamak için bu salonları gezmek elzemdir. Kendinizi insan derisinden yapılan bir çift eldivene veya insan yağından yapılan sabuna bakarken bulabileceğiniz 6 no’lu Salon gibi bazen kasvetli ve bazen de ürkütücü olan bir sergi olabilir.

Zırhlı personel taşıyıcıları, Soğuk Savaş dönemi jetleri ve hatta parlak boyalı tanklar da dahil olmak üzere askeri donanım sergilerini kaçırmayın. Ekranlar çoğunlukla Ukraynaca olmakla birlikte, İngilizce açıklamalar her salondaki önemli noktaları özetlemektedir. Niçin yapıldığı tam anlaşılamamakla birlikte Müzenin adı yakın zamanda II. Dünya Savaşında Ukrayna Tarihi Ulusal Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze, Pazartesi-Cuma 10:00-18:00, Cumartesi-Pazar 11:00-19:00 arası açıktır. Ücreti yetişkin/öğrenci 20/5 uah ve audioguide/İngilizce rehberlik 50/100 uah’dır.
Buradan isterseniz Kiev’in bir diğer UNESCO mirası olan Pechersk Lavra’ya gidelim. Lavrska St, 15 adresindeki Manastır, Arsenalna metro istasyonundan bir kaç durak ötede bulunmaktadır. 15 dakikalık yürüyüşle ya da metrodan sonra tramvaya binip 2 durak sonra inerek gidebilirsiniz.




Pechersk Lavra – Caves Monastery (Mağaralar Manastırı): Bulunduğu bölgeye adını veren Pechersk Lavra (Kiev Monastery of the Caves) kurulduğu dönemde Doğu Avrupa’daki Ortodokslar için önemli bir dini merkez konumundaymış. Turistler ve Ortodoks hacılar, Dinyeper Nehrinin üstündeki 28 hektarlık çimenlik tepelerin üzerinde bulunan Pechersk Lavra'ya akın ediyorlar.





Turistlerin neden geldiğini anlamak çok kolay, çünkü manastırın altın kubbeleri ışıl ışıl ve mumyalanmış rahiplerle kaplı yeraltı labirentleri egzotik ve merak uyandırıcı. Hacıların gerekçesi ise daha basit, onlar için burası ülkedeki en kutsal alandır.



"Lavra", manastır anlamına gelirken, pecherska "mağaralar" anlamına geliyormuş. Yunanlı Aziz Antonius, bu Lavrayı, Ortodoksluğun Kiev Rus’unun resmi dini olarak kabul edilmesinden sonra 1051 yılında kurmuş. Bu tapınak, kendisi ve takipçisi Feodosy’nin izinden gelen çok sayıda rahibin ibadet ettiği, okuduğu ve yaşadığı yeraltı tünelleri ve yaşam alanlarından oluşan ve mütevazi bir ağ olarak kurulan kapsamlı bir dini kompleks olmuş.





Mağara sistemi içerisinde koridorları, kalıntıları, şapelleri ve evleri içermektedir. Bunların yanısıra bir dizi katakomb kazılmıştır. Rahipler öldüklerinde vücutları mumyalanmadan, mağaraların serin ve kuru atmosferi ile doğal olarak korunuyormuş. Mumyalar bugün bile bu şekilde muhafaza edildiğinden inananlar bunların gerçek kutsal adamlar olduğuna da sağlam bir gerekçe bulmuşlar!


Bu arada yer üstündeki Manastır da giderek zenginleşmiş. Dormition Katedrali, 1073 - 1089 yılları arasında Kiev'in ikinci büyük Bizans esintili kilisesi olarak inşa edilmiş ve manastır, Kiev Rus’unun entellektüel merkezi olmuş. Burada din kitapları ve ikonlar üretilmiş, inşaatçılar ve sanatçılar yetiştirilmiş. Tatarlar tarafından 1240 yılında yıkılan Lavra, 18. yüzyılda baskın olan barok etkisiyle büyük ölçüde yeniden inşa edilmeden önce bir dizi canlanma ve felaketle sonuçlanan yangınlar yaşamış. 1926'da müze haline getirilmiş, ancak 1988'de kısmen Ukrayna Ortodoks Kilisesi'ne (Moskova Patrikhanesi) iade edilmiş.





Ukrayna'da devam eden kiliseler arası krizin bir sonucu olarak işler her an değişebilir, ancak mevcut durumda ana manzaraların bulunduğu üst lavra olarak bilinen kompleksin bir bölümü devlet tarafından kontrol edilen bir müze olarak yönetilmektedir. Daha aşağıdaki, mağara kompleksini içeren alt lavra, Moskova Patrikhanesi tarafından idare edilmektedir. Mağara gezisi için bağış vererek yer ayırtabileceğiniz ayrı bir turizm bürosu işletilmektedir. Yukarı lavra ile işiniz bittiğinde, arka giriş kapısından çıkın ve kendinizi bu büronun önünde bulacaksınız. Lavra Nisan-Eylül aylarında 09:00-19:00, Ekim-Mart aylarında 09:00-18:00, Mağaralar 08:30-16:30 arası açık olup giriş ücreti Üst Lavra için 25 uah'dır, Alt Lavra için ücretsizdir.



Kompleksin bahçesinde bir de dev bir yumurta vardı.



Katakombları görmek için Mağaralara da girdik ama buraya özel bir prosedürle ancak girebiliyorsunuz. Kadınlar başı ve tüm vücudu kapatan çarşaf gibi bir örtüyü kullanmak zorundalar ve fotoğraf çekemiyorsunuz. Burayı gezmeyi tamamladıktan sonra bu bölgede bulunan Mikrominyatür Müzesini de gezebiliriz.

Mykola Syadristy Microminiatures Museum: Mykola Syadristy Microminiatures Müzesi’nde küçük bir sanat dünyasını mikroskopla izleyebilirsiniz. Yukarı Lavra'nın güneyindeki Büyük Çan Kulesi'nin altında bulunan, Mikro Minyatür Müzesi, bu kutsal ortamın içinde ateistler için bile bir şeyler sunmakta! Rus ressam Nikolai Siadristy'nin küçük kreasyonlarından bazıları, dünyanın en küçük kitabı, insan saçının kırkta biri genişliğinde telleri olan bir balalayka, bir haşhaş tohumundan 20 kat daha küçük çalışan bir elektrik motoru, bir iğnenin gözüne altından yapılmış bir deve kervanı ve altın at nalı ile donatılmış bir pire burada görülecekler arasındadır. Her biri o kadar küçüktür ki, onları görmek için mikroskop gerekir. Bu sergileri kısa İngilizce açıklamalarını okuyarak gezebilirsiniz. Müze, Çarşamba-Pazartesi günleri 09:00-13:00 ve 14:00-19:00 saatleri arasında açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 50/ 25 uah’dır. İçeride fotoğraf çekmek yasaktı ama Müzenin görevlisi mi müdürü müydü emin değilim bizim Türk olduğumuzu öğrenince coşkuyla bize bir Atatürk heykeli gösterdi.



Ebedi Zafer Parkı: Lavrska Caddesi ile Dinyeper Yokuşu arasında yer alan Park, Eski Kiev-Pecherska kalesi ve Zafer Meydanı ile çevrilidir.1957 yılında Parkın içinde 27 metrelik granit bir dikilitaş olan Ebedi Zafer Anıtı açılmış.



1945’te Nazi Almanyasına karşı kazanılan Zafer’in 30. yıldönümü onuruna Lavra sokağından Meçhul Asker Mezarına kadar giden kahraman şehirler sokağı oluşturulmuş. 1984 yılında, Ukrayna'nın Nazi işgalcilerinden kurtarılmasının 40. yıldönümü vesilesiyle park yeniden inşa edilmiş. II. Dünya Savaşında ölenler için yapılan Meçhul Asker Mezarındaki Ebedi Ateş, Kiev'in en tanınmış yerlerinden biridir.


Bu Parkta çok orjinal ağaçlar da gördük. Bu ağaçtan çok sayıda vardı ne olduğunu bilmiyorum.



Buradan Kiev'in en önemli kiliselerinden biri olmasa da Kiev’deki en güzel tapınaklardan biri olan Aziz Vladimirskaya Katedraline gidelim.

Aziz Vladimirskaya Katedrali-St. Volodymyr's Cathedral: Bu Kilise, Şehirde süren 900 yıllık Ortodoks Hristiyanlığı kutlamak için 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş. İnşaat için 1859 yılına kadar, ülkenin farklı bölgelerindeki insanlar tarafından 100.000 ruble’den fazla bağış yapılmış. Kievo-Pecherskaya Lavra, inşaat için bir milyon tuğla bağışlamış. Yapımı 37 yıl süren St. Volodymyr Katedrali çok güzel bir iç mekana sahiptir. Katedralin simge standı gri renkli carrara mermerinden yapılmıştır. İtalya, Fransa, Belçika ve İspanya’dan çok renkli mermerler, duvarları ve tapınağın zeminini süslüyor. Sarı dış kısmı, yedi mavi kubbesi ve yaldızlı haçlarla süslü cephesi standart Bizans stiline uygundur. Ancak, iç kısmındaki göze çarpan Art Nouveau etkisiyle mimaride yeni bir çığır açmıştır. Bul Tarasa Shevchenka 20 adresindeki Katedral Khreshchatik'e sadece 15-20 dakika, kırmızı hattaki “Universytet” (Üniversite) metro istasyonuna da kısa bir yürüyüş mesafesindedir. Hazır bu taraflara gelmişken Fomin Botanik Bahçelerine uğramadan geçmeyin.

Fomin Botanik Bahçeleri-A.V. Fomin Botanical Gardens: Kiev Taras Shevchenko Üniversitesi’nin kendi bünyesinde 1839 yılında kurduğu bir bahçeyle temelleri atılan A.V. Fomin Botanical Garden, Ukrayna’nın ve eski Sovyetler Birliğinin en büyük bitki koleksiyonunu barındırıyor. Akademisyen Aleksandr Vasiljevich Fomin uzun süre buranın yöneticiliğini yaptığından ölümünün ardından bahçenin adı değiştirilerek onun adı verilmiş. Fomin Botanik Bahçesi, dünyanın hemen her bölgesinden getirilmiş bitkilerden oluşmaktadır. 132 hektar boyunca yayılmış olan botanik bahçesinde aralarında Kuzey Avrupa’daki en yaşlı palmiye ağacının da yer aldığı yerel, tropik ve nadir türlerde 13.000 ağaç, bitki, çalı ve çiçek bulunuyormuş.

Dünyanın bilinen 28 çeşidinden 21’inin bulunduğu lila sergilerini sakın kaçırmayın. Doğu Avrupa’nın en büyüğü olan sukulent koleksiyonuyla da ünlü bu botanik mucizesi, kentin keşfi sonrasında dinlenmek için mükemmel bir yer olacaktır. Vul Tarasa Shevchenka’da Universytet metro istasyonunun arkasında yer alan peyzajlı bu bahçenin, özellikle hemen her şeyin çiçeklendiği ilkbahar mevsiminde ziyaret edilmesi önerilmektedir.

Girişten sola kısa bir yürüyüş mesafesinde, selam veriyormuş gibi eğimli bronz bir figür bulacaksınız. Bu tuhaf görünümlü anıt, II. Dünya Savaşında Kiev'in savunması sırasında ölen profesör ve öğrencilere adanmış. Öğrenciler alaycı bir ifadeyle buna "ölen botanikçinin anıtı" diyorlarmış. Buradaki "botanikçi" ise inek öğrenciler için kullanılan Rus argo bir kelimeymiş.

Shevchenko Park: Hem Ukraynalılar hem de ziyaretçiler arasında gözde olan bu Park, Taras Shevchenko Ulusal Üniversitesinin karşısındaki Volodymyrs’ka ve Shevchenka bulvarının köşesinde bulunmaktadır. Hem park hem de Üniversite, ünlü bir Ukraynalı şair olan Taras Shevchenko’nun adını almıştır. Hatta şairin kocaman bir heykeli parkta bulunmaktadır ve modern Kiev'in sembollerinden biri olarak kabul edilir.

Park, bahçe ve peyzaj mimarisinin en iyi örneklerinden birisidir. Yılın herhangi bir zamanında gitmek için güzel bir yerdir. Yerli halkın parkın güney-batı köşesinde satranç oynadığını, arkadaşların burada buluştuğunu, yürüyen, bebeğini ve köpeğini gezdiren insanları görmeniz muhtemeldir. Ayrıca, geleneksel Ukrayna mutfağının tadını çıkarabileceğiniz tanınmış restoran Opanas da burada bulunmaktadır.

Mariyinsky Sarayı: Mariinsky Sarayı, Kiev mimarisinin gözbebeği konumundadır. Dinyeper Nehri kıyısındaki bir tepede bulunan Mariyinsky Sarayı (Mariyinsky Palace), Rus İmparatoriçesi Elizaveta Petrovna’nın isteğiyle 1744-1752 yılları arasında inşa edilmiş. İmparatoriçe şehri o kadar çok sevmiş ki imparatorun ikametgahı için bir saray inşa edilmesini istemiş. Zamanının ünlü mimarı Bartolomeo Rastrelli’nin tasarımını yaptığı saray, Barok stilindedir.



Ne yazık ki, Elizaveta bu sarayda hiç yaşayamamış ve Sarayın ilk sakini II. Catherine olmuş. Saray, kraliyet ailesinin ve soyluların temsilcileri için bir ikametgah görevi görmüş ve buraya önemli ziyaretler yapılmış. Savaş döneminde Kiev Bağımsızlık Komitesi’nin karargâhı olarak kullanılan yapı günümüzde Ukrayna Cumhurbaşkanının resmi tören binası olmuş. Saray, resmi resepsiyonlar, devlet başkanlarının kabul törenleri ve turizm amaçlı geziler için kullanılmaktadır.



Mariyinsky Park: Kiev parklarla dolu bir şehir ve Mariyinsky Park kesinlikle en iyilerinden biri. 1874 yılında kurulmasının ardından ismi uzun süre “Tsarsky” olarak anılan Mariyinsky Park’a devrimin ardından yakınındaki saraydan da esinlenilerek şu anki adı verilmiş. Etrafında çok sayıda resmi binanın bulunduğu park, sakin atmosferiyle yürüyüş yapmak ve fotoğraf çekmek için ideal.



Parkta, Ekim Devrimi'nin Kahramanları ve Ocak İsyanı'na katılanların anıtlarıyla askeri mücadelelerde yer alan çeşitli Ukraynalıların mezarlarını içeren sayısız anıt ve çeşme bulunmaktadır.




Peyzazhna Aleya: Son yıllarda Kiev, Doğu Avrupa'da sokak sanatının başkenti haline gelmiş. Peyzaj Geçidi de Kiev'de ziyaret edebileceğiniz modern heykeller, duvar resimleri ve yaratıcı mozaik oyun alanları ile dolu sokak sanatının sergilendiği bir başyapıttır. Tarih Müzesinden başlayan sokak şehrin harika manzarasını sunan büyük bir vadide bulunmaktadır. Lewis Carroll romanından ilham alan Alice Harikalar Diyarı esintileri de dahil olmak üzere her türlü ilginç heykelle dolu olan Landscape Alley, her zaman insanlarla doludur. Mozaik fayanslarla kaplı tavşan, kurbağa ve kedi gibi hayvan formunda bir sürü ilginç banklar, bir fil çeşmesi ve bir zebra heykeli vardır. Bunlardan en güzeli ise çenesine oturabileceğiniz 30 metrelik bir kedi kırkayaktır.

Günümüzde Kiev’in sokak sanatına yakın zamanda yaşanan siyasi olaylar ve Ukrayna kimliği damgayı vurmuş ve oldukça etkilemiş. Fintan Magee, ROA veya Vhils de dahil olmak üzere, Kiev'in duvarlarında dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.


Baby Yar: Babi Yar, Alman işgali sırasında 29 Eylül 1941'de Nazi birliklerinin 34.000 Yahudiyi öldürdükleri bir vadidir. Bu toplu katliamın, Holokost sırasında yaşanan katliamların en büyüğü olduğu söyleniyor. Naziler sonrasında da bu bölgeyi Syrets toplama kampına dönüştürmüş ve etnik, dini ve politik kökenli binlerce kişiyi öldürmüş. Buraya gömülü toplam insan sayısının 100.000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Hikayenin tamamını, Oleny Telihy Caddesindeki kuzeydoğu park girişinin yakınındaki açık alanda, hem Ukraynaca hem de İngilizce afişlerde görebilirsiniz. Bu vadide Sovyet işgali sırasında başka katliamlar da yapılmış.


Bu Site yıllar içinde çok tartışmalara yol açmış ve Sovyetlerin Babyn Yar trajedisini en nihayet kabul edip 1976'da bir anıt yapmalarına kadar aradan onlarca yıl geçmiş. Ancak karmaşık figürlerden oluşan ve kendileri dışında hazırlanan bu anıt Yahudi cemaatini kızdırmış. Anıtta hatta Yahudilerden bahsedilmeyerek, yalnızca 'faşizmin Sovyet kurbanlarından' bahsedilmiş. Sovyetler Birliği'nin çöküşüne kadar Yahudi cemaatine menoralarını gerçek mezarların bulunduğu yere koyma izni verilmemiş. Tartışmalı Sovyet Anıtı ve Baby Yar, Dorohozhychi metro durağında inerek ve vul Melnykova'nın güneyine bitişik parka giderek görülebilir. Vul Oleny Telihy adresindeki alan 24 saat açıktır.


Çok büyük bir alan güzel bir şekilde anıtlarla dizayn edilmiş.




İsterseniz Nehir kıyısına gidelim ve birkaç yer görelim.

St. Nicholas Naberezhny: Denizcilere ve iş için nehirde seyahat eden insanlara adanmış Nehir kenarındaki bu Kilise 1863 yılında inşa edilmiş. Kilise, vul Grygoria Skovorody 12 adresindedir. Gittiğimde içeride bir evlilik merasimi vardı ve bu yüzden içini göremedim.




Biraz ileride yolcu gemilerinin ve feribotların yanaştığı Kiev Vokzalı görüyoruz. Bu Meydan Kiev'in ilk postanesinin olduğu yer olduğundan Poshtova yani Posta Meydanı olarak adlandırılmış.



Balık tutanları ve Nehri seyrederek Dnipro İstasyonuna kadar yürümeye devam ediyoruz. Ancak biraz uzun süreceğinden dilerseniz metroyla bu mesafeyi aşabilirsiniz.

Dnipro İstasyonu: Dnipro Kiev Metrosu'nun Sviatoshynsko-Brovarska Hattı üzerindeki bir istasyondur. İstasyonun kendisi muhtemelen sadece Kiev'de değil, eski SSCB'nin tümünde de en belirgin tasarımlardan biri olmuş. Tasarım, metronun mühendislerin ve şehir planlamacılarının Kiev'in eşsiz coğrafyasına mükemmel bir şekilde uygulamasını gösteriyor.



Benim ilgimi çeken Köprünün üzerinde her iki tarafta bulunan ve 1965 yılında yapılmış olan heykellerdi. Kuzeydeki kız heykeli elindeki güvercinleri serbest bırakırken güneydeki erkek heykeli elindeki Sputnik uydusunu uçuruyor. Bu heykeller, yapılan bu istasyonu Sovyetler Birliği'nin geleceğine açılan bir kapı olarak barış ve teknolojik başarının sembolü olarak göstermişler.





Nehir kıyısından yürümeye devam ediyoruz. İsterseniz şöyle bir parkın içinden de yürüyebilirsiniz.



Nereye gidiyoruz diye merak etmiş olabilirsiniz. İşte geldik bile, bu Anıt Kiev'in sembolleri arasında gösterilmektedir.

The Monument to the Founders of Kyiv: Efsaneye göre Kiev, kardeşler Kyi, Schek, Horyv ve kız kardeşleri Lybid tarafından kurulmuş. Rus arşivlerine göre, Dnipro Nehri'nin kıyılarına gelen kardeşler buradaki doğadan büyülenmişler ve bu bölgeye yerleşmeye karar vermişler. Kyi Borychiv Tepesi'ne yerleşmiş, kardeşi Schek, Schekovytsia Tepesi'ni seçmiş ve Horyv ise köyünü Khoryvytsia Tepesi'ne kurmuş. Kiev'liler daha sonra Lybid'i onurlandırmak için şehrin içinden akan küçük bir nehre onun adını vermişler. Böylece 3 Kardeş tarafından bu üç tepede Kiev şehri kurulmuş. Bu gördüğümüz Anıtta Şehrin kuruluşunun 1500. yılı anısına 1982 yılında yapılmış.





Daha önce gittiğimde etrafındaki havuz suyla doluydu ve daha güzel gözüküyordu. Son gidişimde havuzu boş ve bakımsız gördüm.



İlk kez gittiğimde benim de şahit olduğum bu anıtla ilgili güzel bir gelenek de varmış. Düğün günü yeni evliler buraya gelir, uzun ve mutlu bir evlilik hayatı için anıta çiçek bırakırmış. Evli bir çiftin tekneden bir buket çiçek atabildiği takdirde, evliliklerinin başarılı olacağına inanılıyormuş.





Buradan Anavatan Heykelini de karşıdan görme imkanı buldum.



Son gidişimde bu alanda çok şirin ve küçük bir dilek ağacı gördüm.



Kiev’de yukarıda özel olarak belirttiğim müzeler dışında gezmenizi önereceğim birkaç müzeyi de bir araya topladım. İlgi alanınıza göre veya seveceğiniz müzeyi siz seçin.

Pirogovo Open Air Museum- Pyrohiv Museum of Folk Architecture: Kiev’in güneybatısında bulunan ve yerel dilde “Pyrohiv” olarak adlandırılan köy günümüzde Pirogovo Açık Hava Müzesi olarak kullanılıyor. Geçmişi Bronz Çağı’na kadar uzanan köy, 1969 yılında Ukrayna Halk Mimarisi ve Hayatı Müzesi’ne dönüştürülerek ziyaretçilerine Ukrayna kırsal yaşamı hakkında bilgi verilmesi amaçlanmış.

Bazıları 16. yüzyıla kadar uzanan Ukrayna'nın çeşitli bölgelerindeki geleneksel yapılar bu müzeye taşınmış. Eski ahşap kiliseler, kır evleri, çiftlik evleri ve yel değirmenleri gibi ahşaptan yapılmış 300 bina ve 70.000 parça eşyadan oluşan bir koleksiyon Ukrayna'nın bölgelerini temsil eden yedi köyde sergileniyor. Yapıların en eskisi ise 1587 yılına ait Volyn bölgesinden bir köy evidir. Sergilenen diğer nesneler arasında geleneksel halk kıyafetleri, mobilyalar, marangoz aletleri, müzik aletleri ve çocuk oyuncakları bulunuyor.

Sadece uzun bir öğleden sonranızı ayırarak Ukrayna’nın hem doğu, hem batı ve hem de güney bölgesindeki mimariyi görmüş oluyorsunuz. Müzede ayrıca geleneksel ulusal kıyafetleri giymiş müze çalışanlarını da görüyorsunuz. Yaz aylarında işçiler, farklı köy rollerine bürünüyor ve ağaç oymacılığı, çömlekçilik, nakış işlemek, atları ve arabaları sürmek için harekete geçiyorlar. Diğer aktiviteler arasında zipline (100 uah), binicilik ve okçuluk sayılabilir. Bu gezi sırasında acıkırsanız harika bir shashlyk (şiş kebabı) yiyebileceğiniz veya geleneksel Ukrayna yiyecek ve içeceklerini deneyebileceğiniz birçok restoranın da bulunduğunu söylemeliyim.

Müze sadece turistler arasında değil Ukrayna vatandaşları arasında da oldukça popülermiş. Sıcak aylarda hafta sonlarında, Orta Çağ temalı etkinlikler ve yarışmalar, Ukrayna halk müziği konserleri düzenleniyormuş ve tüm alan, şarkı söyleyen, dans eden ve yemek yiyenlerle şenlikli bir atmosfere bürünüyormuş. Bu eğlenceli ortamı özellikle bir festival sırasında görmek istiyorsanız Pyrohovo, en büyüğü ülke çapında kutlanan Ivan Kupala festivali olan birkaç festivale de ev sahipliği yapıyormuş.

Müzenin açık olduğu saatler 10:00-17:00 arasıdır. Müzeye gitmek için; “Lybidska” metro istasyonundan 11 no’lu tramvaya, Besarabsky Market’ten 156 no’lu otobüse, “Druzhby Narodiv” metro istasyonundan 172 no’lu otobüse, “Akademmistechko” metro istasyonundan 576 no’lu otobüse, “Lukianivska” metro istasyonundan 496 no’lu otobüse binebilirsiniz.

Khanenko Museum of Arts: Müzenin “Batı Sanatı” kanadı, başta Bosch, Velázquez ve Rubens olmak üzere birçok sanatçının bulunduğu Avrupa resim koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Sadece 19. yüzyıldan kalma bu yapıdaki freskli tavanları ve ince oymalı ahşap işlerini görmek için giriş ücretini ödemeye değer bir müzedir. Batı Sanatı kanadı, paha biçilmez antika mobilyalar, antik Yunan heykelleri, porselen seramikler ve Hieronymus Bosch'un “St Anthony’nin Çağrısı” adlı tablosu gibi göz kamaştırıcı resimlerle doludur. Müzenin en üst katında ise 6 ve 7. yüzyıllardan kalma dört nadir dini ikona bulunmaktadır.

“Doğu Sanatı” kanadı da, aynı derecede çarpıcı 1878 yapımı bir konakta bulunmakta olup burada Budist, Çin ve İslam sanatı sergilenmektedir. Vul Tereshchenkivska 15 ve 17 adresindeki Müze, Çarşamba-Pazar 10:30-17:30 saatlerinde açık olup ücreti her bir bölüm için yetişkin/öğrenci 40/22 uah, her iki bölüm birlikte yetişkin/öğrenci 60/40 uah’dır. Her ayın 1. Çarşamba günü ücretsizdir.

National Art Museum: Uzun süredir Władysław Horodecki tarafından tasarlanan tarihi neoklasik bir binada bulunan bu Müze, 20. yüzyılın başlarından kalma önemli bir Ukrayna avangard koleksiyonu da dahil olmak üzere, çağları kapsayan geniş bir Ukrayna resim koleksiyonuna sahiptir. Son yıllarda, profesyonel olarak küratörlüğünü yaptığı sergilerle tanınmış, her biri Kiev'deki çağdaş sanat çevrelerinde önemli bir etkinlik olmuş. Eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Mezhyhirya mülkünden kurtarılan sanat ve hazinelerin ilk sergilendiği yer burası olmuş. Ayrıca kalıcı koleksiyonda, şair Taras Shevchenko'nun bazı eserleri de varmış. Ziyaretinizden sonra kitabevine girmeye de değer. Müze Çarşamba, Perşembe ve Pazar günleri 10:00-18:00 saatlerinde, Cuma günleri 12:00-20:00 saatlerinde ve Cumartesi günleri 11:00-19:00 saatlerinde açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 40/20 uah’dır.

Museum of Ukrainian Folk Decorative Arts: Assumption Katedrali'nin hemen güneyinde bulunan Yukarı Lavra'daki bu mükemmel müze, çok sayıda giysi, halı, mücevher, seramik ve diğer el sanatlarından oluşan bir koleksiyona sahiptir. Müze, 10:00-18:00 arası açık, Salı günleri ve ayın son günü kapalıdır. Bilet ücreti yetişkin/öğrenci için 40/20 uah’dır.

Taras Shevchenko Museum: Ukrayna'nın ulusal şairine adanmış, büyük ve şaşırtıcı derecede parıltılı Taras Shevchenko Müzesi, eski Shevchenko Müzesinde, Harkiv Sanat Galerisinde ve diğer müzelerdeki Shevchenko koleksiyonlarından oluşur. Müzenin 24 odasında 4.000'in üzerinde materyal sergileniyormuş. 800'den fazla ürün doğrudan Shevchenko'nun yaşamıyla bağlantılı olup sanat eserleri, el yazmaları, ilk basımlar, fotoğraflar ve kişisel eşyalar bulunmaktadır. Müze kütüphanesindeki 36 bin cildin üçte biri de Shevçenko'yla ilgilidir. Müze Salı-Pazar günlerinde 09:30-17:00 saatleri arasında açık ve ayın son Cuma günü kapalı olup bilet ücreti 20 uah’dır.

Eczacılık Müzesi-Pharmacy Museum: Bu müze, 19. yüzyılın başlarına ait bir Alman eczane binası bünyesinde kuruludur. Simya ve büyücülüğe adanmış ayrı odalar vardır. İngilizce açıklama olmasa da gezmeye değer bir müzedir. Vul Prytytsko Mykilska 7 adresindeki Müze 09:00-17:00 saatleri arasında açık ve bilet ücreti yetişkin/öğrenci için 30/25 uah’dır.

National Museum of Literature of Ukraine: Edebiyatı meraklılarının seveceği bu müze, 1871 yılında inşa edilmiş olan eski Pavlo Galagan Collegium ana binasında yer almaktadır. 9. yüzyıldan günümüze kadar Ukrayna edebiyatının tarihini ele alan Müzedeki en temel materyaller, 19. yüzyıldan kalma görkemli, iyi korunmuş Collegium kütüphanesidir. Ünlü Ukraynalı yazar Ivan Franko'nun Mayıs 1886'da Olga Horuzhinska ile evlendiği St Paul Kilisesi'nin bir kopyası da vardır. Vul Bohdana Khmelnytskoho 11 adresindeki Müze, Pazartesi-Cuma günleri 10:00-17:00, Cumartesi günü 10:00-18:00 saatleri arası açıktır. Bilet ücreti yetişkin/öğrenci için 20/15 uah’dır.

Ivan Honchar Museum: Müzede Ukrayna halk kültürünü korumak için giyim, tekstil, müzik enstrümanları, pysanky (dekoratif Paskalya yumurtaları) ve benzerlerinin kalıcı etnografik sergilerine ek olarak, modern ve geleneksel sanat ve modayı harmanlayan ve ayrıca kostüm tasarımı, sanat ve ulusal marş üzerine saygın atölye çalışmaları düzenleyen cesur sergiler düzenleniyormuş. Vul Lavrska 19 adresindeki Müze, 10:00-18:00 arası açık ve bilet ücreti yetişkin/öğrenci 30/10 uah’dır.

Museum of Hetmanship: Bu küçük müze, Ukrayna Kazak Devleti'nin askeri komutanları olan Ukrayna hetmanlarına adanmıştır. 18. yüzyılın başında inşa edilmiş taş bir evde yer alan müze, en ünlü hetmanlar Ivan Mazepa, Pylyp Orlyk ve Pavlo Skoropadsky'nin hayatıyla ilgili birkaç sergiye sahiptir. Tüm bölümler İngilizce olarak bilgi içermektedir. Vul Spaska 16B adresindeki Müze Cumartesi-Perşembe 10:00-17:00 arası açık olup bilet ücreti yetişkin/öğrenci için 15/5 uah’dır.

Water Museum: Vul Hrushevskoho 1V adresindeki bu müzedeki 45 dakikalık turda (istek üzerine İngilizce), yağmur suyu toplayıcıları arasında yürüyüşe çıkıp, dev bir tuvalete oturmaya veya bir balonun içinde durmaya izin verilmektedir. Cumartesi ve Pazar günleri 10:00-17:00 saatleri arası açıktır. Bilet ücreti yetişkin/öğrenci için 50/40 uah’dır.

Taras Shevchenko Memorial House Museu: Ukrayna edebiyatında önemli bir yeri olan bir adamın bir zamanlar yaşadığı, güzel bir şekilde restore edilmiş, 19. yüzyıldan kalma ahşap bir evdir. Milliyetçiliğine ilham veren, Ukrayna'nın etnik keşfine dair yaptığı çizimleri görebilirsiniz. Arkadaki güzel bahçesinde gezebilirsiniz. Adresi prov Tarasa Shevchenka 8A olup Cumartesi-Perşembe günleri 10:00-18:00 saatleri arası açıktır. Bilet ücreti yetişkin/öğrenci için 15/10 uah’dır.

Aviation Museum: Zhulyany Havaalanının uzak tarafında yer alan bu açık hava müzesi, insanları veya tankları taşımak, buza veya suya inmek, bomba atmak veya it dalaşlarına katılmak için tasarlanmış düzinelerce Sovyet uçağını sergiliyor. Birkaç uçak veya helikoptere tırmanabilirsiniz. Zhulyany Havaalanından vul Medova boyunca 1,5 km yürüyerek veya taksiyle buraya ulaşabilirsiniz. Vul Medova 1 adresindeki Müze Çarşamba-Pazar günleri 10:00-19:00, kışın 09:00-17:00 arası açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 50/20 ve fotoğraf çekmek için 10 uah’tır.

Kyiv National Museum of Russian Art: Çar dönemine ait etkileyici bir konakta yer alan bu müze, aynı anda sergilenen 2000 resim ile Moskova ve St Petersburg dışındaki en büyük Rus sanat eseri koleksiyonuna sahiptir. Bir sürü Repin ve Shishkin, artı bir ya da iki Rerikh vardır. Kalıcı koleksiyon 2. katta bulunur ve zemin kat geçici sergilere ev sahipliği yapar. Vul Tereshchenkivska 9 adresindeki Müze, Salı-Çarşamba ve Cuma-Pazar günleri 11:00-18:00 arası açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 50/15 uah'dır.

Museum of One Street: Bu Müze Andriyivsky Sokağında bulunan binaların her birinin tarihini anlatmaktadır. Bir hahamın, Suriyeli bir oryantalistin, sirk gösterisi yapan bir çiftin ve Bulgakov adında önemli bir ailenin hayatını sergileyen koleksiyonun eklektikliği burayı enteresan kılıyor. Her şey Ukraynaca olduğu için kesinlikle rehberli İngilizce bir tur alın. Andriyivsky uzviz 2B adresindeki Müze, 12:00-19:00 saatlerinde açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 50/30 ve İngilizce tur alınırsa 100 uah’dır.

Historical Treasures Museum: Yukarı Lavra'daki Dormition Katedrali'nin arkasındaki bu müzede, Ukrayna'da bulunan veya yapılan değerli taşlar ve metaller sergilenmektedir. Burada, İskitler için çalışılan altın takıların muhteşem bir sergisi vardır. Hazinelerin çoğu, Dnipropetrovsk, Zaporizhzhya ve Kherson bölgelerinde bulunan yaklaşık M.Ö. 4. yüzyıldan kalma mezar höyüklerinden gelmektedir. Müze, 10:00-17:45 arası açık olup Pazartesileri ve ayın son Cuma günü kapalıdır. Ücreti yetişkin/öğrenci için 50/30 uah’dır.

Mystetsky Arsenal: Buradaki her sergi ulusal öneme sahip bir olay haline geliyormuş. Sergiler, hem yeni hem de eski sanata dair olduğundan eklektizm geçerlidir. Ne yazık ki, sergiler arasındaki ara dönemlerde burası genellikle aylarca kapalı kalıyormuş. Bu nedenle ziyaretinizden önce mutlaka web sitesini kontrol edin. Vul Lavrska 10-12 adresindeki tesis Salı-Pazar günleri 11:00-20:00 saatlerinde açıktır ve ücreti 60 uah’dır.

Izolyatsia: Izolyatsia, Podil'in kuzeyindeki eski bir tersanede bulunan bir kültürel girişim ve çağdaş kültür platformudur. Aslında Donetsk'ten yani doğudaki savaştan gelenler burayı kurmuş. Izolyatsia adını da, eski bulunduğu yer olan Donetsk'teki terk edilmiş yalıtım malzemeleri fabrikasından alıyormuş. Buradaki galerilerde uluslararası ve yerel sanatsal yetenekler sergileniyormuş. Atölye çalışmaları, tartışma ve sunumlar yapılıyor ve hafta sonları açık alanda konserler, bit pazarları veya festivaller düzenleniyormuş. Vul Naberezhno-Luhova 8 adresindeki alan 10.00-20.00 saatlerinde açıktır.

Holodomor Victims Memorial: Sovyet döneminden kalma bir savaş anıtını merkez alan Vichnoy Slavy Park'ın en ucunda, tamamen farklı bir döneme ait bir müze bulacaksınız. Eski Cumhurbaşkanı Viktor Yuşchenko'nun projesi olan bu anıt ve müze, Stalin'in 1932-1933'teki kollektivizm politikasının yapay olarak yarattığı yaklaşık dört milyon kıtlık kurbanına ithaf edilmiş. İçerideki, dokunmatik ekranlar sizi Ukrayna tarihinin bu karanlık dönemine götürüyor ve büyük ciltli kitaplar ölenlerin isimlerini gösteriyor. Vul Ivana Mazepy 15A adresindeki bu Müzeye giriş ücreti yetişkin/öğrenci için 16/9 uah’dır.

Kiev’de sayısız kilise ve katedral bulunmaktadır ve vaktiniz varsa gezmeniz için bir kısmını bir araya topladım.

Aziz Cyril Kilisesi: Saint Cyril Kilisesi, 12. yüzyılın ortalarında Dorogozhichi bölgesine yakın bir yerde, tepeye inşa edilmiş. Kilise, en seçkin Ortodoks azizlerinden biri olan Aziz Cyril’in onuruna yapılmış. Cyril bir Slav havarisi olarak biliniyormuş ve kardeşi Mephody ile birlikte, Kiev’de dahil olmak üzere Slav topraklarına hristiyanlığı yaymaya çalışmışlar. İncil’i ve diğer bazı Hristiyan kitaplarını Eski Slav diline çevirmişler. Saint Cyril Kilisesi’nin eski mimarisi ve görkemli duvar resimleri bu tapınağı ülkedeki en değerli ve ilginç müzelerden biri yapmaktadır.

St. Nicholas Cathedral: 1899-1909 döneminde, Gotik tarzda inşa edilen Katedral, Ukrayna’nın ikinci en önemli Katolik Katedrali olarak kabul edilmiş. Ancak katedralin kökeni 12. yüzyıla kadar gitmektedir.

Spaso-Preobrazhensky Cathedral: 1830'lara göre oldukça sade bir dış cephesi olan ama çok daha atmosferik bir iç mekana sahip olan Spaso-Preobrazhensky Katedrali vul Gagarina adresindedir. Kompleksin güzel bir bahçesi vardır ve güney tarafına doğru bir Taras Shevchenko heykeli bulunmaktadır.

Church of Mykola Prytysk: Vul Khoryva 5A adresindeki Mykola Prytysk Kilisesi, Podil'in çoğunu yok eden 1811 yangınından kurtulmuş. 1631'de inşa edilen bu Ortodoks kilisesi, bölgedeki en eski yapıdır. 19. yüzyıl sonlarında Kiev'de modaya uygun eklektik tarzı sergileyen pastel renkli tuğla binalarla çevrilidir.

Vydubytsky Monastery: Hryshko Botanik Bahçeleri'nin altındaki bir tepede bulunan Vydubytsky Manastırı adeta zamanda donmuş gibi gözükmektedir. Vul Vydubytska 40 adresindedir.

Desyatynna Church Ruins: Prens Volodymyr tarafından 989'da inşa ettirilen Desyatynna Kilisesi inşaatı için Prens gelirinin % 10'unu bağışlamış. Bu yüzden kilisenin adı “desyatyn” yani “onda biri” anlamına geliyormuş. Kilise, 1240'ta Kiev'in Moğollar tarafından istilası sırasında çatısına sığınan halkın ağırlığı altında çökmüş. 19. yüzyılda yeniden inşa edilmiş, ancak daha sonra bir kez daha Sovyetler Birliği döneminde yıkılmış. Vul Volodymyrska’daki Kilise kalıntıları, Ukrayna Ulusal Tarihi Müzesi yakınındaki bir parkın içindedir.

Kiev özellikle parkları ve yeşil alanlarıyla da ünlü bir başkent. Bunlardan belli başlılarına kısaca değinmek isterim.

Hyrdopark: Yaz aylarında Kiev'i ziyaret ediyorsanız, Hidropark güneşli bir öğleden sonra geçirmek için harika bir yerdir. Venedik Köprüsü ile birbirine bağlanan Venedik ve Dolobetsk adalarında bulunan Hidropark, biri çocuklar için diğeri de çıplaklar ve su atraksiyonları için olmak üzere birçok plaj, restoran, spor sahası, çocuklar için çeşitli roller coaster’lar, yürüyüş yolları ve diğer aktiviteler bulunan çok güzel bir eğlence ve spor mekanıdır. Hydropark, açık havada eşsiz bir spor zeminine sahiptir. Buraya su krallığı denebilir ve her türlü su keyfinin yaşanacağı bir yerdir. 19. yüzyıl selleri sonucunda ortaya çıktı. Sık sık olan sel nedeniyle, Kiev'liler burayı Venedik olarak adlandırdı. 60’lı yıllarda toplam alanı 188 hektara eşit olan modern Hydropark bölgesi, plajlar ve dinlenme alanları ile donatılmıştır. Park, 144 metre uzunluğundaki betonarme köprü vasıtasıyla şehrin geri kalanına bağlanmaktadır.

Kiev Hayvanat Bahçesi: 40 hektarlık bir alanda bulunan Hayvanat Bahçesi, 1908 yılında Nature Lovers Society tarafından kurulmuş ve özel bağışlarla finanse edilmiş. Tüm hayvanlar kendi doğal yaşam koşullarına uygun ortamlarda tutulmaktadır. Memeliler, kuşlar, yılanlar, balıklar ve böcekler de dahil olmak üzere dünyanın her yerinden 2000 farklı tür bulunmaktadır. Arazide 130’dan fazla ağaç ve bitki türü vardır. Hayvanat Bahçesi ayrıca, uzak diyarlardan getirilen hayvanların buraya uyum sağlaması, Amur kaplanı, bizon, Przhevalsky atı ve diğer bazı hayvanların korunması ve çoğaltılması için uzmanların çalıştığı bir bilimsel araştırma merkezidir. Peremohy Ave, 32 adresindeki Hayvanat Bahçesi 09:00-17:00 arası açıktır.

Ulusal park- National Park: Holosiivskyi Ulusal Doğa Parkı, koruma altına alınan bir orman ve doğal rezerv alanıdır. Park, 140 dönümlük bir alanda yer alıyor ve ayrıca burada yerli halkın yıl boyunca ziyaret etmeyi sevdikleri dört göl bulunuyor. Yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları, kiralık sandallar burayı herkes için güzel bir yer haline getiriyor.

Skvorechnik: Trukhaniv adasındaki bu hippi cenneti adını, yerden yükselen ahşap tepecikli kulübelerden alıyormuş. Bu küçük evleri kiralayabiliyormuşsunuz. Alkolsüz bir singalong bölgesi, yoga, zen meditasyonu, masaj, düş kurma gibi derslerin yapıldığı bir yer burası. Tabii ki aynı zamanda bir vejetaryen kafe ile sahili bulunmaktadır. Buradaki toplantılar ve partiler çoğunlukla yeşile ve çevre dostu temalara odaklanır.



Mezhyhirya: Kiev'in en yeni turistik cazibe merkezi, bir zamanlar eski cumhurbaşkanına ve Ukrayna diktatörü Viktor Yanukoviç'e ait olan ve 2014 Euromaidan Devrimi'nde meşhur olan Mezhyhirya’dır. Toplam 137 hektar alanda bulunan ve milyonlarca dolar harcanan bu malikane ziyaretçilere Yanukoviç rejiminin ne kadar yozlaştığı hakkında fikir veriyor. Günümüzde milli park olan bu alanda, Yanukoviç'in çam ağacından yapılmış 620 metrekarelik kır evi parkın merkezini oluşturuyor.

Parkta ayrıca hayvanat bahçesi, at ahırları, tenis kortları, golf sahası, nadir köpekler için yapılan kulübeler ve egzotik otomobil müzesi vardır. Giriş bileti, hayvanat bahçesi de dahil olmak üzere, buradakilerin çoğuna erişmenizi sağlar. Mezhyhirya, Kiev'in yaklaşık 15 km kuzeyindedir. 397 numaralı otobüs parkın sağından, Vrivhhorod'un merkezi üzerinden Petrivka veya Heroyiv Dnipra metro istasyonlarından gitmektedir. Vul Ivana Franka 19 adresindeki alan Mayıs-Eylül 08:00-21:30 saatlerinde, Ekim-Nisan 08:00’den hava kararana kadar açıktır. Ücreti yetişkin/öğrenci için 120/50 uah’dır.

Hryshko Botanical Gardens: Dinyeper Nehri boyunca Olimpiyat Stadyumu ve Mariyinsky Sarayı'ndan Rodina Mat'a uzanan uzun, dik tepe güneyde birkaç km devam eder ve sonunda bu sevimli botanik bahçelerine ulaşır. Buradaki 130 hektar titizlikle elden geçirilmiş. Buraya ulaşmak için, Pecherska metro istasyonundan marshrutka 62k, troleybüs 14 ya da Podil'deki Kontraktova durağından troleybüs 62'yi kullanın. Tepenin altındaki Vydubytsky Manastırı'nın yanında ikinci bir girişi vardır. Vul Tymiryazevska 1 adresindeki Park 08:30-21:00 saatlerinde açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 40/20 uah’dır.

Dendropark Oleksandriya: Bila Tserkva’nın muhteşem Dendropark Oleksandriya’sında küçük dereler, köprüler, kafeler, çardaklar, göletler ve heykeller yer alıyor. Yürüyerek gezecek çok fazla alan var, bu yüzden girişte bisiklet kiralayabilirsiniz. Park girişinde parkın ve kasabanın haritasını alabilirsiniz. Parkın girişi Oleksandriysky Bulvarı tarafından olup 08:00-21:00 saatlerinde açıktır. Giriş ücreti yetişkin/öğrenci 20/10 uah’dır.

Şehir dışı: Kiev'in dışında günübirlik görülecek çok sayıda şehir var, ancak ziyaret etmeyi hak eden sadece Kiev'in kuzeyindeki Chernihiv şehridir. Chernihiv, yaklaşık 290.000 nüfusa sahip bir şehirdir, popüler bir meydana, çeşitli kiliselere ve Dytynets Park adı verilen bir yeşil alana ev sahipliği yapmaktadır. Bir başka popüler günlük gezi, Çernobil ve Pripyat için bir tura katılmak olacaktır.

Çernobil: Pek çok insan 1986'da meydana gelen nükleer felaketin yaşandığı Çernobil'i görmek için Kiev'i bir geçit olarak kullanıyor. Çernobil başkentten sadece iki saatlik bir sürüş mesafesinde olduğundan günlük geziler düzenleyen pek çok acenta bulunmaktadır. Yolculuk toplam 12 saat sürüyormuş ve tur otobüsleri doğrudan Kiev Merkez İstasyonu'ndan hareket ediyormuş. Bu turlar, ziyaretçileri yalnızca santralin kendisine değil, nükleer santral çalışanlarının çoğunun yaşadığı Pripyat kasabası da dahil olmak üzere, bölgedeki birçok alana götürmektedir. Patlayan nükleer reaktöre yakın olan ve daha önce kalabalık olan Pripyat şehri şimdi artık terk edilmiş bir şehir. Burada, hiç açılamayan bir eğlence parkındaki dönme dolabı, 80'li yılların oyuncaklarıyla dolu ıssız süpermarketleri, terk edilmiş bir anaokulunu ve hayalet evleri görebilirsiniz. Çernobil ve dış bölgesi sadece onaylı bir rehber eşliğinde gezilebiliyor. Dış bölgesinin bazı bölümlerinde radyasyon seviyelerinin hala tehlikeli derecede yüksek olduğu düşünülmektedir ve bu nedenle ziyaretçileri güvende tutmak için rehberler eşlik etmektedir.

Mid-Dnipro Museum of Folk Architecture and Life: Kiev'in 90 km güneydoğusundaki, Pereyaslav-Khmelnytsky'deki bu harika açık hava müzesi, 32 hektarlık ormanlık arazide civar köylerden getirilen yaklaşık 70 ahşap binayla oluşturulmuş. Bazı evler küçük tematik müzelere dönüştürülmüş olup az bir ücret ödeyerek bunları da görebilirsiniz. En dikkat çekici olanlar Sovyet Ekmek Müzesi, Pereyaslav'da doğan yazar Sholem Aleichem'in çocukluk evi ve ahşap bir köy kilisesinde bulunan Uzay Müzesidir. Buraya gelmek için Kharkivska, Borispilska veya Chernihivska metro istasyonlarından (tümü 50 uah, 1¼ saat) her 20 ila 40 dakikada bir kalkan otobüslere veya matruşkalara binebilirsiniz. Şehirde ana kavşaktaki otobüs durağında ineceksiniz. Buradan müzenin arka girişine 2 km kadar yürümeniz gerekiyor. Yürümek istemiyorsanız kavşaktan geçen bir taksiye binerek parkın ana girişine gidebilirsiniz. 8 km'lik bu yol için yaklaşık 75 uah ödeyeceksiniz. Vul Litopisna 2 adresindeki Müze 09:00-17:00 arası açık olup ücreti yetişkin/öğrenci 30/15 uah, İngilizce rehber her saat için 300 uah uygulanmaktadır.

Son Söz

Kiev, büyülü bir Nehrin kıyısında yer alan büyülü ve muhteşem bir şehir. Sovyetler Birliğinden ayrıldıktan sonra hala ergenlik yıllarını yaşayan bu Şehir, kimliğini tam olarak ispat edemese de son yıllarda Ukrayna’nın doğusundaki olaylardan da büyük ölçüde etkilenerek büyük bir canlanma yaşamış ve turizm potansiyeli de artarak uluslararası arenada kabul görmeye başlamış.

Kiev bugün artık modern hayatı benimsemiş bir şehir ve ziyaretçilerine de sunacak çok şeyi var. Şehirdeki eklektik kültür ve sanatla tarihi ve turistik yerler sizi günlerce meşgul edebilir. Bu nedenle rotanızı önceden planladığınızdan emin olun ve şehrin mistik ve büyüleyici havasında kaybolmayın.

Kyiv veya Kiev olarak daha fazla bilinen şehir hiç tanımayanlar tarafından soğuk, gri, eski bir Sovyet şehri olarak düşünülebilir. Ancak çarpıcı asırlık kiliselerinden görkemli Sovyet binalarına, muhteşem anıtlardan harika sokak sanatlarına, inanılmaz fiyatta ve çeşitteki alışveriş olanaklarından canlı restoran, kafe ve gece hayatına kadar etkileyici ve sürprizlerle dolu bir şehir aslında.

Modern Kiev artık sanat ve kültürle daha fazla zikredilir oldu. Şehrin uzun yıllar boyunca bastırılan doğuştan yaratıcı tarafı bir çağlayan gibi her yerden fışkırıyor. Sokak sanatı hemen her yerde gözünüze çarpıyor ve İngilizce toplumda giderek daha fazla bilinir hale geliyor. Dini, tarihi, mimari mekanları ve modern mahalleleriyle, Kiev sizi oldukça şaşırtacak ve Ukrayna başkentinin gelişimine tanık olmak için tekrar tekrar buraya gelmek isteyeceksiniz.

0 yorum:

Yorum Gönder